bugün

Küçükken dansöz olmak istiyordum..
olmak istediğim yer başka, olduğum yer başka...
1. aşkım: seninle ankara otobüsünde konuşmadığım için çok pişmanım. bir merhaba deseydim hayat bizi nerelere götürürdü bilemiyorum.
2. aşkım: o kadar çok bahane ile sana yaklaştımki şimdi kendim bile şaşıyorum. demekki platonikmiş.olsun ben seni sevmiştim ama.
3. aşkım: hemşireydi. deli doluydu ama sevmiştim. ilk tanışmada bu arab seninmi diye sormuştu. önemsememiştim. gözünün parada olduğunu beni terk ettiğinde anlamıştım. zor kendime geldim. geçenlerde durumunun (maddi) kötü olduğunu duydum. sevindim ne yalan söyleyeyim. ama güzeldi hakkını yememek lazım.
bazen kendimden çok utanıyorum. gerçekten çoook... özellikle esra erolla izdivacı izlerken.
izlerken derken.... izliyorum yaa işte. * *

edit: bi de programın adını bilsem tam olcak, izdivaç nerden çıktı evlen benimle ymiş adı.
şaka maka pazar günü 1 yıllık evli olucam, itirafı ne dersen evlilik aşkı öldürmüyor.
küçükken hayvanlarla konuşabilsem ne ilginç olurdu diye düşünürdüm!!! meğer yıllardır iletişim kurabildiğim bir sürü hayvan varmış. * halada var olduğunu görüyorum ve bir ömür görüceğiminde farkındayım.
sinan akçıl ve hande yener'in söylediği atma adlı şarkıdan nefret ediyorum.
gece dört buçuk civarları. lavaboda elimi yıkıyorum aynadan da kendimi görüyorum. ne alaka bilmiyorum ama aklıma birden ölüm düşüncesi geldi. ölücekmişim gibi hissettim. suyu tam kapatırken sabah ezanı okunmaya başladı ve aynadaki suratım boyundan başlayarak kireç gibi bembeyaz oldu.

itiraf ediyorum.. bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum. *
yazdığım şiirlere verilen eksi oyları; zaten düşük olan motivasyon seviyemin monacoymuştur.
bir zorunluluğum olmamasına rağmen akşam dokuz gibi yatıp gece üçte uyanıyorum.gündüz şekerlemelerini de sayarsak günde 10-11 saat uyuyorum.geri kalanında da uyukluyorum.ilaçlarımı aksatıyorum.iyileşmek istemiyorum sanırım.bunu neden yapıyorum onu da bilmiyorum.
sözlüğü günlük gibi kullanıyorum diye üzülüyordum ama fark ettim de benden beterleri varmış.
itiraf ediyorum bugün sınavdan çok fena kopya çektim.
mal birisiyim.
itiraf ediyorum ben bu dünyadan değilim.
ağlamak istiyorum sayın seyirciler...
Geçen gece yanlışlıkla romeo juliet performance hall' de inanılmaz şekilde sıkışmış olmanın etkisi ile kendimi tuvalete zor attım arkası dönük duvara doğru işeyen adamı görünce kendime geldim ki erkekler tuvaletindeymişim. Hiç birşey olmamış gibi geri çıktım.
inanılmaz bir uykusuzluk problemim var.dün gece 2 dolaylarında yatağa gittim.uyumaya gayret gösterdim.ama nafile.bir ara uyumayı becermişim.
1.5 saat önce kalktım.
bende normal insanlar gibi 2'de yatıp 10'da kalmak istiyorum...
arkadaşlarıma ne kadar eski sevgilimi unutmuş özgür insan rolü yapsamda
çok koydu be sözlük. çaktırmıom kimseye havamdan geçilmesin die ama gel gör
halimi bi.bu işte bi gariplik var ama. ben ayrıldım lan nie böyleyim o zaman.
kıza yavşamak istiyorum yapamıyorum sözlük.
her yolun mübah olduğu zamanın birinde yanıyor geçmişim
geçmişim derken senden bahsediyorum.
başka hiç bir yola girmedim ben, mübah olmayan seçeneksiz zamanlarım vardı sadece.
sen her yaşımın dileği olmaya devam ederken , olmadığın her yaş gözlerimden damladı.
göl olmadı damlayarak. şelaleye benzetebilirdin. uçurumdan aşağı.
şans ben atladım diyebilmekti. kendi deliliğimle açıklayabilmekti.
demezdim uçurumun sonunda tek yol var diye.
her yol mübahtı .
ben atladım demeyi seçtim.
her biranın , her bir an ' ın sonunda göl oldu yanık izlerim.
sen öyleydin , ben böyleyim dediğinden bile daha azdın aslında.
hafif perde dalgalansa senin kokun gelirdi bana. her yeri kazımaya çalışırcasına silmişken hemde.
anladımki kokun hayatıma sinmiş.
ben göl gibi yalnızken sen kalabalık bir tek damla olmaya razıydın.
üzüm bile üzüme baka baka kararırken ben sana bakmadan kapkaranlık kaldım.
kapkaranlık kaldım, sıfırları yanyana toplamış gibi hayatım.
yine sıfırım.
her seferinde başka bir seni katarak, her bakışın adına toplama yaparak anılarımdan.
sıfırım.
-küçükken sınıftaki çocukları benim köpeğim var sizi ısırır diye kandırıp, diğer sevmediğim çocukları dövdürtürdüm.

-yine küçükken bir çocuğun kafasına sabun sıktım. ama hak etmişti çünkü tam sabunluğun altında duruyordu, yani tutamadım kendimi ne biliyim. öğretmenler çocuğu yıkamak zorunda kaldı.

-bu üstteki iki olaydan hiç zarar görmeden çıktım, küçükken ben de james bond potansiyeli varmış diyorum. böyle gizli kapaklı işler falan...

-yine küçükken ama bu çok küçükken (4) bir şey alınca paramız azalmıyor zannederdim. para üstünden dolayı. yani biz harcıyoruz onlar parayı bozup bozup bize geri veriyor.
küçükken burnuma nohut soktum hastanede çıkarttılar.
bugün farkettim de ziraat bankası'nın simgesinde t,c,z,b harfleri var.* ben hep buğday başağı olarak görüyordum simgeyi. bunu farkedince simgeyi dizayn edenleri gönülden tebrik ettim. e tabi kendime de bi yuh çektim.**
annemin küçükken içipte büyüyeyim diye verdiği sütleri lavaboya döküyodum.
hayat ne garip be sözlük. o üniversiteye gitmeyi çok istemiştim cidden istiyodum. onu bi türlü fırsat olmadı o varken. sonra o gitti. ve ben şimdi pazartesi okula gidcem. ne garip. onu görmek istiyodum eskiden, o okulu değil onu. onunla bişeyleri paylaşmayı istiyodum. ama o istemedi. istemiyomuş. ve gitti. insanın canı yanıyo be sözlük. oysa o da demişti özledim diye. keşke demeseydi. keşke yalan söylemeseydi hiç ama bişey de demeseydi bana. keşke hiç konuşmasaydık. bazen diyorum ki kendi kendime, keşke tanımasaydım hiç onu. belki koca bi boşluk olurdu ama canımın acısı doldurmazdı o boşluğu. bazen kendimden nefret ediyorum ona bu fırsatı verdiğim için. canımı acıtmasına izin verdiğim için. ve bi gün ondan nefret ediceğim günü bekliyorum; bana yalan söylediği için, beni hiç sevmediği için ve canımı bu kadar yaktığı için.