bugün

geçtiğimiz 4 kasım'da çok eğlenceli bir gün geçirdim ve hiç unutamıyorum. göztepe'ye gitmiştim. tam otobüs durağına yaklaşmışken otobüsün geldiğini görüp yakalamak için koşmuş ve son anda yetişmiştim. iyi ki de yetişmişim. bindiğimde şöför yolun kapalı olduğunu ve ethemefendi durağından sonra güzergahının dışına çıkacağını söyledi. yine de bineyim dedim. otobüs erenköy'e geldiğinde değişik bir macera olsun diye düşündüğüm için bilerek inmedim, güzergahının dışına çıktı ve sahrayıcedit'in ve merdivenköy'ün ara yollarından dolaşarak göztepe ssk hastanesinin oradan kendi yoluna girdi. indim, önce göztepe dönercisi'nde bir dürüm yedim. oradan kadıköy'e geçmeyi düşünüyordum, yokuş aşağı, bağdat caddesi'ne indim. kadıköy iskelesindeki vapur kafe'de kahve içip tatlı yemeyi düşünüyordum. çiftehavuzlar'da 16d beklerken otobüs durağa geldi, fakat o sırada şarkı dinlediğim için binemedim. tam şöför kapıyı kapatmış gidecekken son anda otobüsün camını tıklattım ve şansıma şöför kapıyı açtı. mutlu bir şekilde üst kata geçtim. o gün fenerbahçe'nin maçı vardı ve bundan haberim olmadan kadıköy'e gelmiştim. her taraf formalı insan doluydu. söğütlüçeşme'den kadıköy'e yürürken, çarşı durağına geldiğimde maç olan günler sokak müziği yaparak insanları coşturan grup şamata'yı gördüm. onlardan "bu fasulya 7 buçuk lira" şarkısını çalmalarını istedim ve beni kırmayıp söylediler. çok mutlu ettiler beni, 10 lira attım. iskeleye geldiğimde bir filtre kahve, yanında da kırmızı kadife pasta aldım. ama heyecandan kahvemi sütlü istemeyi unutmuşum. sonradan bunu farkettiğimde ısrar etsem de benden süt için fiyat farkı istemediler. kahvemi içip, tatlımı yedim. çok güzel ve eğlenceli, sevdiğim birçok şeyin olduğu, hiç unutamadığım bir gün oldu.