bugün

bir sonbahar gününde, anne ve yürümeyi yeni yeni geliştirmekte olan küçük kızı sokakta gezmektedir. hafif bir rüzgar çıkar, yapraklar oradan oraya uçuşmaktadır. küçücük kız heyecanlanır ve yapraklar gibi uçuşmaya başlar adeta. sevinçle sıçramakta ve sanki dansetmektedir. anne mutlulukla seyreder kızını. o an yaşanır ve geçer. ama annenin hafızasına tekrar tekrar yaşanmak üzere kazınmıştır.
gene sonbahar eylülde yaz gibi geçecek.kasımda buz kesicek.akabince rusya doğalgazı kesecek k*çımız donacak.

amerikan başkanı dahil herkes devreye girdiği anda çıkabilecek diyalogsa:

+ obama, - putin

+putin herşey yoluna girmişken gene neyin peşindesiniz anlayamadım?
-abi medvedevle görüşsen en kıdemli o.
+bırakın bu ayakları putin, işleriniz hep rutin! herkes biliyor kimin ne olduğunu..
-bu arada problem neydi ona göre orduya haber vereceğim.
+doğalgazı kesmişsiniz tüm avrupa kırıldı lan. bu kez ukraynanın da günahı yok hem!
-hadi yaa.alışkanlık olmuş abi ben söyleyeyim hemen açsınlar.
+e bi zahmet!

(bkz: hep aynı senaryo)
okulun ilk günüdür kimi zaman. yıllar geçer, anımsattıkları değişir, bir değişmeyen toprağın kokusu.

küçüktük bir zamanlar,
kırılgan kanatlarımız yoktu daha,
hemen küser, hemen barışırdık.
hayatın tüm anlamı bir ince dilim kekin içindeydi.
okulun ilk günü beyaz yakalı, örgülü saçlıydık.
lise aşkımızdı eylül de gelen.
şimdi de aynı, yağmur yağdı ve sakladı göz yaşlarımızı.
ruhta oluşan buğudur.
odun alıcak para... şimdilik bu beni ilgilendirmiyor.
alınan odunları balkona yığma... tam benlik.
(bkz: 21 yy de hala soba yakan ev)
yaprak dökümü başlıyor...
hem gerçek manada hem dizi! manasında. şimdiden üzerime puslu bi hava çöktü. kendimi intahar etmek istiyorum sayın yazarlar.

(bkz: yaprak dökümü)
- ayrılık, hüzün dür genelde sonbaharın hatırlattıkları nedendir bilinmez yapraklar dallarını, segililer sevdiceklerini terkederler hazan mevsiminde belkide cıvıl cıvıl bir yazın bittiğinin habercisi olduğu içindir böyle anılması bu mevsimin güzel şeyleri bitiren kötü hazan hüzün mevsimi...
Mehmet Rauf'un Eylül adlı romanı. ilk psikolojik romanımızdır aynı zamanda.
yaz ayında ısınamayan ruhun, soğuklarla karşılaşma korkusu başlar. sarı ile daha bir yalnızlaşır insan. yabancı olmak istediğiniz dünyada, gerçekleşen isteniğinizle micheal jackson dan stranger in moskovu daha bi çok dinlemeye başlarsınız sonbaharda. artıkları sevmeyen bünyeye zor gelir bahar artıkları ile yaşamak. asıldır gözde olan, biraz ısıtan ruhu. rüzgar hadi es, savur yabancıyı, hayata yabancı kalanı.
hafif esen rüzgar,sıklaşmaya başlayan yagmurlar,sıkıştıkları yerden cıkmaya başlayan bunalımlar...Aşklar,rüzgarda ucusan saclar ınce hırka ile yürünen yollar ve her kaldırımda bulunan kalıntılar...sonuç her sonbahar hep gözyaşı.