bugün

iddia kuponundaki tüm maçları tutturup son maçtan yatmak gibi,

gecenin köründe çay ve ekmek arası yapıp televizyon ışığında, yatağın içinde yemeye çalışırken çayı ekmeğe dökmek ve ıslak ekmeğe boş boş bakmak gibi,

sınavda son dakikalar içerisindeyken boş bıraktığınız sorunun cevabını hatırlamak; ancak kaleminin ucunun bitmesi, o kadar basmaya ve daha yazacaklarının olmasına rağmen bir türlü yenisinin çıkmaması, sürenin dolması gibi,

canınız deli gibi sigara isterken pakette kalan son sigaranızı tersten yakmak gibi,

en sevdiğiniz diziyi izleyecekken elektriklerin kesilmesi, el fenerinin, ampulünün patlamış olması, son çare olarak mum geçerken aklından evde mum olmadığını farketmek, karanlıkta kalmak gibi,

solitaire oynarken, kağıdın altına koyulabilecek 2 kağıt arasından seçilenin altından işe yaramayan kağıt çıkması. diğer kağıdı seçmediğine pişman olup, üzülmek gibi,

ishalken kabız ilacı yerine yanlışlıkla ishal ilacı içmek. sonrasında götünüzü kopartıp dağlara taşlara degaj dikme isteği duymak gibi,

tavlada rakibin sadece 6 kapısı kapalıyken, 6&6 atmak gibi,

gibiyim, gibin, gibi...

insana yaratıcılığın sınırlarını zorlayan ağız dolusu küfürler ettiren halet-i ruhiye...

tükürsen de aynı tat kalacak, yutsan da...

(bkz: o son çekirdeği yemeyecektim)
1 kilo çekirdeği tüketmenin ve tuzlu olan dudakların davul gibi şişmesinin tadını çıkaramamak.
hele bu son çekirdek pantolunun cebinde unutulup, pantolonla birlikte yıkandıysa, acısına eklenen deterjan kokusu bambaşkadır.
o keyifle çekirdek yenen dakikaları ve o güzel ağız tadını anında silen hadisedir. tükürseniz bile o tuhaf acımsı tat kalır öylece.
ağız tadının bozulması ve önceki yenen çekirdeklerden alınan tadın, zevkin boşa gitmesidir.
çekirdek de bir insandır, onun da bir canı vardır ve son çekirdek, kendisine bir türlü sıra gelmediği için kin ve nefretle dolmuştur. sebebi bundan ibarettir.
evlat acısı gibi koyan durumdur. saatlerce çitlenen çekirdeğin keyfinin orta yerine tek başına etmeye yeter de artar bile.
Talihsizliktir.