bugün

artık televizyon dendiğinde diziden başka hiçbirşeyin akla gelmediği ülkemde, ard arda biri bitip diğeri başlayan çoğu dizinin ezberlemiş gibi işlediği konudur.

bu dizlerin hepsine bakın konu bir iki farklı ara yola girip çıksa bile ana yol hep aynı, bunların bir çoğunda konunun merkezi bir kadın ama bu kadın hep çok cefakar ve vefakarken, sürekli eziyet gören ve en yakınlarınca masğdur edilen bir kadın, ve bu kadınhep tek başına hayatla mücadele ediyor ve ayaklarının üzerinde sapa sağlam duryor, sonra onu mağdur edenler onun çevresinde pervane oluyorla falan filan..

sonuç ta eksen hep aynı,

galiba bunun nedeni şu; şimdi bu dizilerin en sadık izleyici kitlesi kadınlar, bu kesin, yani bunlara ekmeği kadınlar veriyor.muhtemelen yapımcılar, iki tip kadını hedefliyorlar, bunlardan birisi özellikle anadoluda ve büyük kentlerde alt gelir grubu varoşlarda yaşayan kadınlar, bunlar bu dizilerde ki o bir yönünden bir şekilde kendileriyle özdeşleştirdikleri kadınların hayata karşı süper kahramanvari hep kazandıkları savaşlabirlikte hayaller dünyasında yaşıyorlaar ve kendi gerçek dertlerini bir kenara bırakıp onlar mutlu oldu diye mutlu olmaya kalkıyorlar. diğer grup ise özellikle kentlerde yaşayan feminist ya da feministimsi kadınlar, bunlar da o dizii kahamanı kadınların erkeklerin dünyasında hep galip gelip, erkekleri kendisine maymun ediyor olmasından tatmin hatta bazen orgazm oluyorlar.

örnekler:

(bkz: aliye)
(bkz: binbirgece)
(bkz: beyaz gelincik)
(bkz: öyle bir geçer zaman ki)
(bkz: fatmagül ün suçu ne) ...

bir bu kadar daha hatta en belki iki bu kadart daha vardır.

neyse sonuç olarak aklı başında birisi çıkıp şu televizyonların toplu fişini bir çekse ve insanları içine yumulduklarışu sanal dünyadan çıkarıverse, en büyük hayrı işlemiş olacak bu millete.
(bkz: ki)