bugün

platon, heraklitos, farabi, hume, bertrand russell, spinoza, hegel, malthus, newton, einstein, cantor, marx, lenin, robespierre, atatürk.

platon, bana maddi ve zihinsel alemin ötesinde idea denilebilecek ve fikri olan her şeyin en saf, yalın halini barındıran bir diyar olduğunu göstermişti.

heraklitos ve hegel sayesinde, ölüm ve yaşamın zannettiğim gibi kesişim kümesi olmayan iki ayrık küme olmadığını öğrenmiştim, her şey iç içe geçmiş, girift bir devinim halindeydi.

farabi, maddi dirilişi reddeden, ruhun ölümsüzlüğünü yücelten, ve medeni şehirle ilgili düşünceleriyle beni derinden sarsmıştı.

russell, siyaset konusundaki analizleriyle dünyaya bakış açımı değiştirmişti.

hume, akıl ve mantık süzgeciyle şüphe etmeyi, şüpheyle paranoya, evham arasındaki farkı ondan öğrendim.

spinoza, tıpkı akciğerlerimizi dolduran atmosfer gibi, canlılığımızı muhafaza eden dünyanın, güneşin, ve geriye kalan tüm evrenin vücudumuzun uzantısı olduğunu keşfettiğimde kulak verdiğim ilk isimdi.

darwine ilk bakışta hiç inanasım yoktu. hatta ciddiye bile almamıştım. çünkü fosil kayıtları magmaya doğru hareket eden kıtalarla milyonlarca senede silinip gidiyordu, dahası canlılardan çok az fosil kalıyordu geriye, fıtratları gereği! ve malthus, nüfus ve seçilim kuramıyla beni derinden sarsan isimlerden biri olmuştu. o, bütün evren için geçerli olan entropinin canlılar aleminde nasıl işlediğini aydınlatmıştı.

cantor, sonsuzluğu ondan daha iyi tasvir edebilecek kimse yoktur muhtemelen.

newton ve einstein, evrendeki hareketi matematiksel bir devinim olarak düşlemek hiç bana göre değildi, bunu bana netwon öğretti.

atatürk ve lenin, halkçı sosyalist devrimin ve burjuva devriminin öncüleri. her ikisi de fransız robespierre den ilham almıştı ve ben hiçbir kralı, fatihi, halifeyi, ruhbanı robespierre den daha fazla sevmemişimdir.
Bir nesimi sözü gibi,

Ben bu cihana sığmazam;

https://m.youtube.com/wat...VOK2c&pp=ygUGTmFzaW1p