bugün

şiddet ve cinsellik özünde insancıl duygular ve reaksiyonlar sonucu oluştuğundan, dinden dine farketmez, her noktada kesişir. din dogmalarla doludur, şiddetin dogmatik bir yanı yoktur. cinselliğin dogmatik öğeler taşıdığını söyleyebiliriz fakat bunlar baskın değildir.
çağlar geçtikçe her konuda tabuları yıkan insanoğlu, artık bu konularda da zihinsel ve duygusal bastırılmışlığını yıkarak fantastik ufuklara yelken açmıştır.
şiddet ve cinsellik, özünde insancıl duygular ve reaksiyonlar barındırmanın ötesinde, tamamiyle bilinçaltı psikolojisini ilgilendiren bir sonucu ortaya çıkarır. din ve dinsel temalar ise, bunların yanında farklı bir yere konmalıdır.
şiddet ve cinselliğin yanında dinin, insan psikolojisi ve daha ileriye gittiğimizde bilinçaltı psikolojisi ile benzer yanları göze çarpmaktadır tabi ki. din de sonuçta insanın bilinçaltında şekillenmiş bir dış yüzeydir, her türlü reakte olabilir, dışa yansır veya içte yaşanır. ya da hiç yaşanmaz.
şiddet ve cinsellik ise içerisinde büyük ölçüde fiziksel aktivite içerir (hem de ne aktivite!).. kimi zaman spor, kimi zaman başka amaçlarla ortaya çıkarılan bu iki reaksiyonun kaynaklandığı şeylerden de bahsedelim;
öfke ve şehvet.
bir çok din için öfke ve şehvet, büyük günahlardan sayılmaktadır. öfkenin ortaya çıkardığı şiddet, şehvetin ortaya çıkardığı cinsellik dürtüsü de oluşacak sonuçlara göre insana cehennemin yolunu göstermektedir, bunu bir korkutma ya da bir dikte yöntemi olarak kullanabilmektedir.

peki bu kesişim nasıl şekillenmiştir?
bahsettiğimiz "din" bir çok din olabilir ancak şiddetin ve cinselliğin tek bir açıklaması vardır. şiddetin toplumdan topluma ya da kültürden kültüre farkı olmazken, din insanlar için ayrı ayrı şeyler ifade etmektedir. dünyadaki her dinde, insan hayatında şiddetin ve cinselliğin yer alma dozajı farklı belirlenmiştir.
peki bu belirleme nasıl yapılmıştır?

şiddet ve cinsellikle ilgili, yukarıdaki gibi sorulmuş bir çok soruya kesin cevaplar vermek mümkün ancak din için bunu yapmak genelde mümkün olmamaktadır. din, tamamiyle insan kaynaklı bir şey olarak kabul edilmemektedir çünkü.
koyu bir şekilde inanan kesim, yaratıcıdan kaynaklandığını iddia eder. ortalama inanca sahip kesim, içinde insan etkisi olabileceğinden bahseder. inanmayan kesim ise hiçbir şekilde ne yaratan ne de insanla ilgili bir şeyin olmadığını, kısacası hiçbir şey olmadığını iddia eder.

lakin şiddet ve cinsellik, dünyadaki bir çok dinde şu şekilde de kesişebilir;
"dininiz için savaşın, soyunuz için sevişin"
dinin yaşayabilmesi için savaşmak, soyun devam etmesini sağlayarak inancın sonraki nesillere aktarılması, "korunması", mücadele etmeye bağlıdır. aynı zamanda "aktarılacak nesiller"olabilmesi için de, üremek gerekir. -şu anki teknoloji, bire bir sıvı transferi olmadan üremeye elverişli olsa da, şu an ortaya yeni çıkmış ciddi bir dinsel inanç olmadığından, bunun bir önemi yoktur-
inancı yaşatmak için şiddet, yaşatılan inancın sürdürülebilir olması için de cinsellik, bu noktada dinle kesişebilir gayet.

art niyet taşınması da söz konusudur bu noktada. bazen insan kendi zevki için hır çıkarır birine- bir şeye zarar verir, ya da yine kendi zevki için kendi cinsel açlığını zorla bir başkası üzerinde giderir. bu, geçmişte (ve bazen günümüzde) katı kuralları olan dinler tarafından eşzamanlı cezalandırılabilmektedir.

daha bahsedilecek çok kesişme var fakat, daha fazlası konuyu gereksiz uzatacağından sadece ön planda olanlarından bahsetmek istedim, bunu da not düşeyim.
(bkz: sigmund freud)
karındeşen jack cinayetleri sırasında, yahudi mahallesinde, ' yahudiler hiçbir suç için suçlanmayacak kişilerdir ' yazısının ortaya koyduğudur.