bugün

garip bi süreç. kimi zaman sancılı geçiyor, kimi zaman unutup gidiyorsun 2 gün aklına bile gelmiyor. bende öyleydi en azından.

adımlarımı her zamankine göre hızlı atıyordum. acelem vardı. beklediğim insan geliyordu sakaryadan. eğer birini gerçekten çok sevmişseniz onu senede bir hafta görmek bile sizi mutlu eder. seven insan özlem mektupları yakıp, acı çekeni oynamaz. bekler. beşiz yavrularını bekleyen guarta kuşunun sabrıyla bekler. işte hızlı adımların tek açıklaması buydu. istasyonla otobüsün durduğu durak arası yaklaşık 10 dakika. ama o gün şunu anladım ki istekle atılan adımlar zamanı sündürüyor.
şirket levhasının önüne geldim. niyetim peron numarasını sorup orada beklemekti. 7. peron dediler. yaklaşık on dakika bekledikten sonra sakarya tur arabası nihayet görünmüştü. ilk önce yaşlı bi kadın indi. daha sonra diğerleri. bekliyordum. sonunda inmişti.geleceğini kuzeni "alkım" olmasa bilmiyordum. allahtan çok sıkı fıkıyızdır alkımla. tanışmamıza da o aracı olmuştu zaten. neyse. her ne kadar kızı en son bıraktığımda beni tapar derecesinde sevdiğini bilsem de ne de olsa bir yıl geçmişti aradan. geleceğimden de haberi yoktu. belki tanımazdı beni. bir an için boşluğa düşsem de hatıralar imgemde yeniden canlandıkça "hoşgeldiniz" diyerek yanına gitme isteğim arttı. bavulunu almasına bizim yaşlarımızda ederi olan bi oğlan yardım ediyordu. ilk gördüğüm anda kıllandım. samimiydiler. cesaretimi toplayıp gittim yanına.

-hoşgeldin buse. çok özledim...
-aaaaa. canım yaaa. nerden öğrendin? inan yani. ne desem ki. oğğfff....
sarıldı boynuma ağlamaya başladı. unutmamıştı belli ki. pek de ihtimal vermiyordum zaten. dedim ya tapıyordu bana. hele birinde ona peygamberden,inançtan ve bu işlerin de beraber yürüyebileceğinden bahsetmiştim ki o gece fıtratını bana itaf edeceğini söylemişti. deliler gibi sarılmıştı. nefes almak zorlaşmıştı artık. derken bir elin omzumu sıkıca kavradığını hissettim.

-buse noluyor kız. çekil ulan şurdan. ne yapıyorsunuz siz be. adama bak yahu. arsız herif!,
-abi dur. onu tanıyorum. anlatıcam bırak hasret giderelim.
-buse katil etme beni diyorum. çekil şuradan be!
-ağğbiiiii nnnnollur dur yapmaaa.

sesi sanki üç katlı bir camın arkasından konuşuyormuş gibi geliyordu busenin. o akşam ikna etmeyi başardık abisini. inanın ilk gördüğümde abisi olduğuna ihtimal vermemiştim. neden mi? dedim ya o kız bana o kadar sıcaktı ki; benim bi parçamdı artık, dedim ya sahiptim ona. o herif de iki buçuk haftadır morgda bekleyen ölü bedenler gibiydi. buz...

o akşam evde gerekli izahatları yaptık. biraz da muhabbet ettik adamla. adını filan öğrendim. tıp fakültesi öğrencisi olduğumu duyunca yumuşamıştı. hep yumuşarlar. ertesi gün buseyle sözleştiğimiz gibi kadıköy rıhtımına gittik. orayı çok severdik ikimizde. tıpkı eski zamanlarda olduğu gibi kulağına büyülü sözler fısıldıyordum. ben konuştukça zaten birbirine kenetli olan ellerimizi daha sıkı kavrıyor, vücut ısısı artıyordu. floresanın kapanması esnasında 0,5 saniye kadar bi zaman geçer, aniden parlar, işte gelecekten bahsettiğim her cümlede öyle parlıyordu gözleri. muhabbet erotizme kaymaya başlamıştı. ben sabırlı olması gerektiğini anlatmaya çalışıyordum.aklını yitirmiş gibiydi. sahi nasıl ısınmıştı bana günde bu derece? kendime bi kez daha aşık olmuştum. o gece öyle bitti. büyülüydü.

kalan günün 4ünde ona karşı samimi oldum. gerçekleri anlattım. benim de onu çok sevdiğimi, ama beni de anlaması gerektiğini, gözden uzak olanın gönülden de uzak olduğunu filan geveledim. anlamak istemiyor gibiydi. tek düşündüğü bendim. benim için de yorucu ve acı verici bi 4 gün olmuştu. bu dünyada bir insanı reddetmek, onu kendinden uzaklaştırıcı konuşmalar yapmak kadar iğrenç bişey yoktur. 4 günüm de bu konuşmalarla geçti. ben de kendimden soğumuştum.

5. gün farklıydı. sadece çekeceğim özlemi düşündüm. onu sürekli videolara kaydettim. beni unutmayacağını bildiğimi söyledim. gözlerinin içi yine kadıköydeki gibi parlıyordu. abisi geldi. bavulları zaten hazırdı. ağlamaması gerektiğini biliyordu. eğer ağlarsa benden daha da uzaklaşacağını. boş bakışlarla sakarya tur'a bindiler. abisi cam kenarını kaptı. bana el salladı. elleri de amma kıllıydı. ben de salladım elimi. fena adam değildi bu abi...
çok zor bir süreçtir.

sindirebilmek için en kolay yol yakınlardan bir sevgili bulmaktır. o zaman bu sindirim daha kolay olur.
imkansız süreçtir. mesela ben sindiremedim, kabız oldum ve ayrıldık.