bugün

annelerimiz bizim biricik güzeller güzeli herşeylerimizdir. aslında biz onlardan öğrendik sevgiyi. mesela ilk sevgilim annem olmuştur benım ilk sevdiğim insan doğduğum gibi onun ellerine vermişler . bu herkes için böyledir değil mi?.
bizim için yaptıkları fedakarlıklarını güçlü sevgilerini bölümlere ayırsak bir parçası kainat etmez acıkcası.ilk elimizden tutan annemizdir ilk göğsüne yaslandığımız ilk öpüştüğümüz ilk sevdiğimiz insandır. onlara duyduğumuz sevgiyi ve saygıyı neredeyse hiç bir kadına karşı gösterememiştir erkekler . ellerinden öperim annemin annelerin .
iş bu yazıdan:
sevgilimizin de bize annemiz gibi narin nazik davranmasını onun kadar bizi kuvvetli sevebilmesini isteriz . ellimizden tuttuğunda yüreğimize dokunabilecek kadar sevmesini isteriz.
edit: babaları başka yazıya.
ana gibi yar olmaması durumu ile sonu hüsranla bitecek olan istek.
aynı şey karşı cins için de geçerlidir. yani kızlar da babaları gibi bir erkek istiyorlar gördüğüm kadarıyla. hatta işi biraz daha ileri götürüp; gözlemlerime dayanarak; "erkekler annelerine benzeyen, kızlar da babalarına benzeyen erkeklerle evleniyorlar" desem çok da hata yapmış olmam sanırım. bunu, "cinsel bir yakınlaşma oluyor" anlamında söylemiyorum (onu freud söylüyo. ki çok da ciddiye almam itneyi).

karşı cins namına tanıdığımız ilk kişi oldukları ve arada kan bağı, yaşanmışlıklar vs. vs. daha bir sürü etken olduğu için normal olan durumdur kanımca. yani, karşı cinsin neye nasıl tepki verdiğini ya da vermesi gerektiğini onlardan öğreniyoruz. ve sanırım kaynana-gelin çekişmelerinin de ana sebebi bu oluyor.* *
Sevgilinin anne gibi davranmasını beklemek yanlıştır lakin anne gibi şefkat dolu bir sevgi vermesini beklemek doğaldır. Gerçekten seven kişi şefkat dolu bir yürekle sever zaten, anne gibi sırtınızı pışpışlayıp 'acıktın mı yavrum' demesi pek de hoş bir davranış olmaz.