bugün

13 şubat gecesi doruklara tırmanan, takvimler 14 şubatı gösterdiğinde ise 15 şubatı iple çekmeye neden olan strestir bu.
sevgilisi olan adamın anlayacağı iş değildir, onların yaşadığıda strestir gayette, bu stresi kabul ediyor ve şöyle örnekleyerek devam ediyorum;

"kardeş ne alsam ya şu saate bak bakiim bi, yakışır mı bu ?"

"cicişime atkı ördüm ben, nasılda yakışacak."

"hacı zeynep çiçeklere bayılır, papatya mı, gül demeti mi?"

aslında bahsetmek istediğim şey bu değil. hani yok mu o, sevgilisi olmayan adama 14 şubatta sevgilisine ne alacağına karar veremeyip hediye soran arkadaş, ıslak sopayla dövmeli mi onu, yoksa insan, içine atıp herseyi yardımcı mı olmalı?

14 şubat yaklaştıkça elinde çiçeklerle ortalıkta dolaşanların hayali rüyasına girer adamın. elele tutuşmuş diğer ellerinde hediyeleriyle sırıta sırıta geçenleri düşünmek dehşete sürükler. sevgilisi olmayanları yaşlandırmak için icadedilmiş bi gün gibi gelir 14 şubat. bitmekte bilmez, ayın 15 i olunca yaşanan mutluluk paha biçilmez.

aslında bu 14 şubatı bahsettiğim stresi yaşamayarak geçiriyorum, ama sevgilisi olmayan dostlarım sözüm size; birleşip 14 şubatı takvimden atmaya karar verirseniz eğer en büyük destek benden gelecektir. yalnız değilsiniz. tok açın halinden ne anlar?
sevgilisi olmayanların* yaşamadığı iplemediği stres sevgilisi olan düşünsün.*
bir gün öncesinden sabahlayacağım ki sevgililer gününde full uyuyum..
sev dunyayi acilir her kapi şarkısıyla kolay atlatacağıma inandığım gün.
sev dünyayı..
açılır her kapı..
işte susam sokağı.
"bu sevgililer günü de kadile denk geliyor yiyişsem mi yiyişmesem li lan" stresidir.
sevgililer günü kadar gereksiz bir strestir. manitası olmayanlar için sıradan bir allah günüdür öteye germez. dolayısıyla streste yapmazlar.