bugün

hasta olunca eve kapanırsın, telefonda sevgilin olur, bir çorba yapar insan denir, karşıdaki de yaparım tabi der. yanında olsa aklına gelmez!? kaza geçirirsin gelir, bacağın kesilir, gider. kör olursun etrafı yanlış anlama ne kadar yapabilirsin onunla der. iflas edersin, ya da paran yoktur, sonra görüşürüz der. gerçek, hakiki birini bulunca zaten evlenirsin.

ama normal bir sevgili olduğunda, annene bazen kızarsın, bağırırsın. belki beni seven başkası daha var dersin, akşam yemeğini ailenle değil onunla dışarıda en güzel, en köhne farketmez, yersin. bir yere kadar. eve geç gelirsin, anne camda bekler, ne oldu oğlum vs kızım, geç geldin. sevgilinle olduğunu söylersin, bakma aslında çocuğunu nasıl kıskanır da bir şey diyemez.
seversin deli gibi seversin, annen baban kardeşin için bu kadar ağlamazsın, çünkü onlar hep yanındadır, ama o artık gitmiştir. sebebi ise bir mesajla bitmiştir, neden burnunu selpakla sildin diye tiksinilirsin, çünkü hep iyi görmek ister sevgili seni. bazen bana şöyle baktı derler, o yüzden bitti.

oysa anne, baba, kardeş. senin burnunu sildiğini görünce hasta mı oldu diye üzülürler, tiksinmezler!
sonra bir yere gidersin, aslında o senin sanarsın, gözü, kalbi, ruhu başkasındadır, buu anlarsın. sabah uyanırsın annen kahvaltıya çağırır anneye doya doya sarılırsın, babaya sımsıkı. kardeşle espri yaparsın, gülersiniz. unutturur ki onlar sevgiliyi.

sonra başka biriyle yaşarsın aynı şeyleri, başka, başka, başka. iki laf söyle tek tek dökülürler. kahrını kimse çekemez, aileden başka. yine sarılırsın onlara doya doya.

bakarsın ki, bir sene, bir ay, bir hafta her neyse. o günlerde sevgili var diye önemsemediğin ailenin sevgisi yetiyormuş sana. o bağırdığın, çağırdığın, dinlemediğin günlere bakıyormuşsun, bomboşmuş, ne fayda.