bugün

evlenince aşkın bitmesinin bir kademe daha ötesi, daha erkenidir.

maalesef o ilk heyecan, heves, kalp çarpıntıları kelebek uçuşmaları vs ler sadece "acaba o da beni seviyor mu?" diye düşünülen ve her bir harekette anlam aranan, her bir sinyalde mutluluğun doruklarına ulaşılan ilk süreçlerde yaşanıyor. sonra her şey netleşiyor sevgili olunuyor ve aşk birkaç ay kadar kısa bir sürede sönümlenerek yok oluyor fakat iki taraf da hem birbirini hem kendini kandırarak aşık gibi davranmaya devam ediyor. bir çeşit şartlanma resmen. yani çok iyi anlaşabilirsin, çok iyi arkadaş olabilirsin, bir arada bulunmak hala çok çok keyifli olabilir, özleyebilirsin vs vs. yine de bunlar aşkın yitip gittiği gerçeğini değiştiremiyor. zira aşk "iyi geçinmek" değildir. aşk tanımı sevgi kavramıyla haddinden fazla iç içe geçti. birbirine alışmış insanlar aşık olduklarına falan inandırıyorlar kendilerini fakat bunları bırakalım. gerçekte aşk dediğin şey yanıp tutuşmak, karalar bağlamak, yemek yiyemeyecek hallere düşmek ve nicesi gibi çok güçlü hallere sokar insanı. öyle ay kafamız çok uyuşuyor dediğnle hemen aşk yaşıyor olmuyorsun. zira ben hayal de edemiyorum insan biriyle sürekli birlikte olup ilk günkü gibi aşığım falan nasıl diyebilir? bu bir çeşit yalan, dürüst olalım. içinde duyduğu sevgiyi, bağlılığı, alışkanlığı aşk olarak lanse edenlerin yalanı.

diyeceksiniz ki aşk elbet biter sevgi mühim olan şey. sevgi daha önemli bir şey tabi genel planda o ayrı. fakat sevgililik dediğin şeyin temel yapı taşı da aşk. bu bitiyorsa ne anladım ben bu işten? mevzu sevgiden ibaretse arkadaşlarımızı da severiz anamızı babamızı da severiz, benimseriz vs. fakat ilişki dediğin şeyde salt sevgi karın doyurmuyor. aşksa kaybolup gitmek için bahane arıyor. saman alevi gibi sönen aşk kavramına itiraz ediyorum.
Ruhunu saran o aşkın şehveti bedeninle bir olduysa kolay kolay bitmeyecektir.