bugün

Sevgili olmak, amansızca birinin hayatınıza girmesi; size anlamsız bir ayrılık bırakmasıdır. Gideni değil, terk edileni üzen bir düzendir. Giden sevse gider mi? Giden değer verse bırakır mı elini? Yoksa gidene müessif derler mi? Sorular ve sormakta olunanlar, hep cevapsız kalanlar, kemirir beyni bir düşman gibi. Düşünme yetisini yok eder, üzülmeye programlanmış bir insan olur kalan. Tamam, belki gidende üzgündür, ama...

Sevgili olmak, sonu olan bir şeydir. Ne zaman biri daha çok sever, o zaman her şey tersine işler. Biri şımarır, biri fazla sevmekten saflaşır. Saflaşan, salaklaştı sanılır; bu sanı saygıyı azaltır. Ve amansız ve anlamsız bir ayrılıkla sonuçlanır. Biri üzülür, ama öteki daha çok üzülür zira o daha çok saftır, daha çok sevmiştir.

Sevgili olmak, zoru olan bir şeydir, hep tartışmalara gebedir. Ama tartışmak sevgiyi geliştirir, bu bir duyguda olsa, zıttı ile var olur. Sevgi nefretle çoğalır, nefret ise zamansız tartışmalarda kaygı taşıyan duyguların güvensizliğidir. Ama bazen biri bunu anlayamaz, gider. Belki gittiği için, arkasında bıraktığı için üzülür, ama kalan daha çok üzgündür. içten içe üzülür, nefret eder ama birinden değil kendisinden, sevmekten, belki acı çektiren herkesten.

Sevgili olmak, aslında güzel de bir şeydir. Sizi seven birinin olduğunu bilmek, o'na sarılmak, öpmek ve en önemlisi o'nu sevebilmenin ötesinde o'nu sizden farklı yanlarıyla, yanlışlarıyla kabullenip, o farklılıkları görmeyip, o'nu 'o' şeklinde belirtilen üçüncü tekil şahıslıktan çıkarıp, 'ben' yapabilmenizdir. Hiç olmadık zamanda o'nun kucağına yatıp ağlayabilmenizdir. O'nun kendi derdi tasasını bırakıp, sizin derdinize üzülmesidir, sizi teselli etmesidir. Gözyaşlarınızı öpebilecek cesarete sahip olmasıdır; sizin en mutsuz anınızda bile o'nu üzmemek adına gülebilmenizdir. O'nu bir 'Seni Seviyorum.' Deyişinizle gözünden mutluluk çocukları, mutlu olmanın gözyaşlarını akıtabilmenizdir. O'nun 'Seni Seviyorum.' Demesiyle sizin gözünüzden mutluluk imzasının mürekkebini akıtabilmenizdir, ama zorlamadan, ama hissederek ve en önemlisi severek.

Sevgili olmak, aslında çok da güzel bir şey değildir, hatta çok kötü bir şeydir. Çünkü sevmek kadar ayrılmakta sevgili olmanın parçasıdır. Sevmek, sevilmek ne kadar sevindirirse; ayrılık, ayrı kalmışlık ondan kat kat üzer. Mutluluktan ağlayan gözler, mutluluk veren sözler artık hüzünleriyle üzer. Ayrılıkla bir ben eksilmiştir senden, artık sen aslında sen değilsindir. Yarım kalmışlık boşluğa sevk eder, o boşluğa atlamak veya o boşluğa bakmak bile, nice mutlu zamanlara ekşi bir tat katar. Ağzında tat kalmamıştır, boğazında düğümler birbiri üstüne düğümlenir. Yutkunmak imkansızdır artık, bundan mütevellit iştah kaçar. Ve uykusuzluk ziyaret eder geceleri, ve sen uyuyamazsın geceleri. Hayatın darmaduman, sen anlaşılmazlıklar boşluğunda, anlayışsızlıkla kaybolursun; anlayamazsın geçen yaşamın heba olur, ziyan. Acırsın kendine, acımak gerekir nedense; acımak gerekir benliğe.

Sevgili olmak, özlemektir muntazaman. Zaman zaman hatırlamak güzel günleri, güzel sözleri, elmas gibi parıldayan gözleri, ama her zaman sevmektir. Her zaman teninden etler kopmasıdır, ayrılıksa melankolik halinin sebebi. Özlem, iskeletini saran et parçalarını adeta koparır senden, bir acı ki duygusal olarak acıtır. Çekilemez, katlanılamaz bir acı, iyileşmeyen bir yara, bitmeyen bir kabus, çabuk biten bir hülyadır.

Sevgili olmak, birlikteyken sadece geleceği düşünmektir. Evlilik planları yapmak, doğacak çocuklara isimler koymak. Bebek denilen o doğaüstü varlığın tatlılığı hatırlanıp, derin bir nefes alıp, tekrar sevgiliye aşık olmaktır. Sevgiliye ayrı gülümsemektir, bir gülümsemeyle ona sevdiğini söyleyebilmektir. Gelecek kaygısından sıyrılabilmek, sadece o demeye kıyamadığınız kişinin geleceğinde önemli bir rol sahibi olmak istemektir; iyi bir koca, iyi bir baba gibi...

Sevgili olmak, ayrıldığında sadece geçmişte kalmaktır. Sevilen kişiyle geçirilen her anı, saniye saniye tekrar tekrar yaşamaktır. Unutamamak, sürekli unutmak için çaba içerisinde olmaktır. Unutmaya çalıştıkça geçmişe dalmak, hep o'nunla geçirilen zamanı düşünmek; bu yüzden gelecekten, hatta bugünden vazgeçmektir. Yaşayamamaktır yaşamını, yaşayamamaktır anı. Üzer seni, bir hüzün belirir gözlerinde, süzülür yanağından, tadı acı, ama tuzlu sudur bu..

Sevgili olmak, gerçekten sevince zor işmiş arkadaş...

buny
meşakkatli bir iştir sevgili olabilmek, alışmaktır tüm huylarına ve hatta huysuzluklarına. kanını dondurur bazen insanın ve hatta hayatı dondurur sevgili olmak. dokunduğunda yerle bir olsa dünya umursamazsın hatta vapur gelip sana çarpsa bir sahil kenarında, dönüp bakmazsın, önemli olan onun elinden tutuyor olmandır.

nefes alamadığın zamanlarda yerine nefes almasıdır hatta. pencereyi aralamasıdır sen yapamadığında. sevgili olabilmek çok yorucu bir iştir. kendi başına yapılmadığında özellikle. sevgili olabilmek bir takım işidir. birliktedir bir beraberlik bildirisidir.

beraber uyanamasan da hatta ve hatta başka gökyüzleri günaydın dese bile sabahları, horozların ötüş saatler farklı bile olsa her sabah ona uyanmaktır aslında. gördüğün kabuslardan sonra tek aklına gelenin o olmasıdır. çok korktuğunda yanında bir onun olmasını istemektir.

kahraman olmaktır sevgili olmak. sevgiliyi tüm dünyadan koruyabilmektir. çocukça korkularına tebessümle ve sarılmayla karşılık verebilmektir. hayatı baştan sona değiştirmeyi göze almaktır. vaz geçmektir tüm intikamlardan, öçlerden ve hayattan alınmaya çalışılan herşeyden.

sabah kalkıp iki fincan kahve yapmaktır belki sevgili olmak. hiç konuşmadan sakince ayılmayı bekleyebilmektir. aynasının önünde işgal ettiğiniz yerlere hiç söylenmemesidir. alıp gideceğinizi bile bile tüm o eşyalarınızı sahiplenebilmesidir sevgili olmak.

uzun ayrılıklardır hatta sevgili olabilmek. kendi zamanlarına saygı gösterebilmektir. bazen ayrı kalabilmek ve nefes alabilmeyi de gerektirir. üzüntüyü de sevincide aynı şekilde aynı hızda paylaşabilmektir hatta.

belki aslolan sevgili kalabilmektir. hiçbir şeye yenilmeden ve hep yenilenerek bakabilmektir dünyaya. çoktan öte uzun uzun sevmektir belkide...
*