bugün

yetenek denen şey genlerde gizlidir.
evrimsel süreç içerisinde nesilden nesile aktarılan genler, insanın ke...

napıyorum ki ben.

kusura bakmayın dostlarım çok doluyum, delice kıskanıyorum bu insanları;
kızları daha bi güzel, erkekleri daha bi yakışıklı olur bunların, cezbeder sizi.

niye güzel bu kızlar ha, niye çekici, niye adil değil bu hayat?

-
ilüstratorü, tasarımcısı, fotoğrafçısı ve operacı sevgililerim oldu.
hepsinden de kötü ayrıldım, giremedim hayatlarına çünkü tam olarak.

"sanatçı ego" sunu tanıdım, beni nasıl erittiğini gördüm kaprislerinin.

sonra rest çektim, daha düz insanları sevmeye çalıştım, beni yormayan, egosu benimkinden şişik olmayan.

fakat sevemedim dostlarım bu insanları, denedim olmadı.

galiba insanın merakını alevlendirenlerdir gerçekten aşık oldukları, kendinde arayıp da bulamadıkları...
hans zimmer, kenji kawai gibi üstadların parçalarını şimdi alıp zaman makinesiyle geçmişe gidip kendimiz yapmışız gibi piyasaya sürmeyi hayal ettirir.
(bkz: sözlükçülerin itirafları)
Sözlükte de görülebilen durumdur.
Beatbox yapan, bilmem ne çalan yetenekli insanlar hakkında açılan başlıkların genelde "... çalan orospu çocuğu", "... Yapan haysiyetsiz" şeklinde bitmesinden anlaşılabilir.
sayısal bilimler ve daha çok mühendisliğe yönlendirilerek ortaya çıkar.

ipneler...
sanat ile ilişik halindeki insanları kafi miktarda tanımamaktan ileri gelir. şansınızı daha işlevsel insanlar üzerinde deneyin. doktorlar, genetik mühendisleri, çöpçüler, su tesisatçıları vs.
benimde dahil olduğum grup, tatlı bir kıskançlık ama küçükken org çalmaya çalışmış ama hiç becerememiştim olsun yetenekli arkadaşlar olmasıda güzel eksikliğinin pek hissettirmiyorlar, canım sıkılınca çağırıyorum birini vur patlasın çal oynasın.*
''ben iyisiyisini bilirim'' ya da ''bu ülkede ne sanata ne sanatçıya değer veriliyor'' gibi akımlara kendini kaptıran insanların * olayıdır.hatta bizim bi ahbap vardı * tiyatroculuk playaçoluk demiş o tür bölümlerede abuk subuk bölümler demişti.