bugün

entry'ler (621)

lost in translation

ice donuk insanlarin bayildigi, disa donuk insanlari ise bayan bir filmdir.
bunun nedeni filmin asiri gercekci olmasi, her diyalogun ve her sahnenin bir kurgu gibi hissettirmemesi ve yavas ilerlemesi.

--spoiler--
beni cok etkileyen bir sahne bob' un sabaha karsi esini aramasi saat farkindan dolayi esinin gunduz telasli bir anina denk gelmesi velakin bob' un duygusal bir aninda olup konusamayip telefonu kapattiktan sonraki "it was a stupid idea" sahnesidir. cok sey anlatir.
--spoiler--

filmin sonunda bob' un charlotte' a fisildadigi cumleler filmin imdb sayfasindaki triva bolumde bulunabilir. ben filmin scriptine kadar bakmistim ama orada bile yazmiyordu.

reality bites

giderek bireysellesen, iyi egitimi olan ve kendi hayatini is hayatinin onune koyan ilk kusaklari anlatiyor bu film.

sonraki kusak icin olay work hard play hard olmus, simdiki kusak icin ise no work all play dir. gerci z kusagi henuz is hayatina girmedi ama girdiginde tekrar konusuruz.

podcast

son zamanlarda asiri bagimlilik yaratan turkce iceriklerle severek dinledigim yayin turu.
ozellikle girisimcilik uzerine gayet ozenle hazirlanmis icerikler var spotify ve itunes da.

gaza gelip bu ise bir yerlerden bulasmak isteyenler olursa olusturduklari iceriklerini spotify da paylasmanin en kolay yolu (bkz: anchor fm) e uye olmak. itunes a yukleme konusunda su an bir sikintisi var fakat yakinda cozulur.

falling down

sanirim michael douglas gibi cildirmamizi engellemek icin akilli cep telefonlarini cikardilar, boylece trafikte sikilip kafayi yememizin onune gectiler diye dusunduren film.

karakterimiz ondan istenilen her seyi hayatta yapmis, sirketine kendini adamis buna ragmen bir ev dahi alamayan, bosanmis ve hayatta amacini kaybetmis biri. toplumu duzeltme gorevini ustlenir ve olaylar gelisir.

uludağ sözlük 35 yaş üstü yazarlar kulübü

ismi "35 yaş ve üstü" olmadığından ötürü giremediğimden kendimi onlardan daha genç ve asi hissettiren kulüp.

oh yes!

okan bayülgen

sigara konusunda direnişini tebrik ettiğim adam.

evvel zamanda ferhan şensoy' un bir oyununa gitmiştim. üstat bir sahnede sigarasını çıkardı, sonra çakmakla yakmaya çalıştı ama çakmak çalışmadı. herkes bunun oyunun bir parçası olduğunu ve kapalı mekanda tabi ki sigara içmeyeceğini düşündü. bunun üstüne üstat seyircilerden çakmak istedi ve biri sahneye çakmağını fırlattı, aldı çakmağı ve yaktı sigarasını... keyifli keyifli derin bir nefes çekip seyircilere üfledi.
aynen okan bayülgen' in videosunda olduğu gibi bir tip hemen atladı ve "ama kapalı alanda sigara içemezsiniz!!" diyerek fırladı yerinden. üstat o keskin zekasıyla kadına dedi ki "hanımefendi farz edin ki bu sahne benim evim ve ben evimde sigara içiyorum, bunu idrak edemiyor musunuz?"
öyle güzel ve zekice nakavt etti ki bu her şeye pimpiriklenen kadın tasviri kadını...

Şimdi okan aynı cinlikle cevaplar veremedi fakat onun durumu ve sigara içen insanların durumu şu:
o sigara arzusu akla girdi mi illa o sigara içilir, sigara içen adamdan bu özgürlüğünü almak ona en büyük hakarettir, sigara içen adam da bencildir zaten ama yapacak bi şey yok, o adamla ortamını aynı tutma o zaman sevgili sigara içmeyen.

sen konuk olarak çağırdığın adamı 2-3 saat konuşturacan, adam tam kaptırmış bir mevzu tartışırken sigara yakamaycak. o muhabbetten de hayır gelmez o adam konuşurken. çağırmayacaksın baştan o zaman. ha bir de kuralları baştan koyacaksın, tek sen de değil canı isteyen herkes yakacak madem faşist değilsin. sigara içen gider bir dahaki sohbetlerine güzel işte.

iş hayatında başarılı olmanın sırları

is hayatinda basarili olmanin sirrini vereyim:
egoistlik, ikiyuzluluk, paranoyaklik.

Tebrikler artik patron koltuguna yaklastiniz.

alkolün bünyeye şairane bir etki vermesi

herhangi bir uyusturucunun yapamayacagi etkidir.
alkol, insani kendisini kelimelere dokme ihtiyacini birlikte getirir ve ayikken soylemeye cesaret edemeyecegi veya daha once soylemeyi dusunmedigi seyleri soyletir. sair sanabilir kendini alkollu bunyeler.

ortasini bulmamali insan icerken, ya hakkini vererek icmeli ya da hic icmemeli...

whatsapp

yurt disindaysaniz ve internetiniz edge den ote cekmiyorsa aileniz ya da sevgilinizle en rahat konusabileceginiz platform budur. bi kere bile sictigini gormedim.

fenerbahçe

yillardir takip etmedigim takimimdi, ta ki kita degistirip ulkemden ayrilana kadar. uzakta insan daha duygusal yaklasiyor, daha bir ariyor eski sahip oldugu seyleri. fenerbahce yi tekrardan, bana ulkeme ait ufak bir sevinc versin, gururlandirsin diye her uluslararasi macini takip etmeye baslamistim. ne yazik ki verdigi tek sey sigaraya tekrar baslama nedeni oldu. en ufak bi gurur, sevinc veremedi bana. kaos hakim takimda. bu saatten sonra aykut kocaman ayrilmadan hic bir sey duzelmeyecek.

kısa saçlı kadınlar

genellemek gibi olacak ama olmasın diye de yüzdeli veriyorum: %70 oran dahilinde lezbiyendir.

hele kiloluysa tartışmayalım bile.

nik altı eleştirisini polemik diye silen yönetim

kesinlikle haklı bulduğum durumdur.

herhangi bir yazarın düşüncesini eleştirecekseniz o konunun başlığı altında kendi düşüncenizle cevap vermelisiniz. eğer yazarı eleştirecekseniz bunu özel mesajla yapmanız gerekir.

çamur at izi kalsın gibi nick altına yazılan yazarı rahatsız edecek-bilecek yazılar yazmak insanları rahatça karalayabilme hakkını veriyor. nick altları yazarların kişisel özgürlüklerinin olduğu yerler olmalı.

ilerleyen yaşla birlikte değişen müzik zevkleri

müzik olarak ne dinlediğini bilme, özgürce seçebilme, ondan zevk alma ve araştırma yaş eşiğini 15 kabul edersek insanın ömrü boyunca yol alabileceği, dallanıp budaklanan, hiç ummadığı noktalara kayabilen serüvendir.

bu serüveni herkes yaşayamaz yahut yaşadığını fark edemez.
fedakar insanlar, hayatı farklı amaçlar doğrultusunda geçmiş olanlar, saplantılı insanlar ya da ilgisiz-zevksiz insanlar bu serüvende yoktur veya takılı kalmıştır.

ayrıca nedendir bilinmez gençliğinde bir dönemini rock müzikle geçirenler bu yolculukta en şanslılarıdır. müzikde ulaştıkları noktalar, vardıkları yerler, aldıkları keyifler diğer müzik türleriyle seyahat edenlerin ulaşamayacakları kadar uç noktadır. her türlü uyuşturucuyu zamanında denemiş ama şimdi sigara bile kullanmayan sağlıklı adam gibidirler.

zevk denilen şey ise fazlaca egoist bir tutumdur. uğruna çokca boş zaman, çokca paralar harcanarak elde edebileceğiniz şeylerdir ve çok da değerlidir, çünkü sadece sizindir! sizi siz yaparlar. ilerleyen yaşların getirdiği doyumlar, farklı ortamlar, beklentiler bu zevklerin değişimine sebep olur; azalır-artar dönem dönem ama hayatta hep vardırlar.

rezil metal müziklerden başlayıp' den progressive metal' a, post-rock' a, progressive rock' a, psychedelic rock' a, jazz'a, techno' ya, dubstep' e, rap' e, türk hafif batı müziği, türk sanat müziği, nihayetinde türk halk müziğinde durulan insanlar tanıdım. hepside baş tacıdır.

ortamda hiç konuşmayan hep sessiz kalan insan

bu adamdan çok ama çok enteresan şeyler çıkar. emin olun salak falan değiller; mutlaka sizde hayranlık uyandıracak bir özelliği ya da yeteneği olur tanıyınca.

rahat adamlardır, cool olmak için yapmazlar bunları zaten adamlar cool olduğunu da düşünmez, içlerinden geldiği gibi davranır.

bunların kendi ortamları vardır rahat hissettikleri yerler. gösterilerini, showlarını orada sergiler hatta tanımadığı, yabancı biri bile bulunsa ortamda kendisi rahatsa o sessiz herif bir bakarsın ortamın amına koyar.

nedense hep en iyi arkadaşlarım bu adamlardan çıktı, yakışıklılık ve gizem derecelerine göre de kızların dibini düşürür bu arkadaşlar.

pussy riot

kendilerinden şu an cnn' de verilen breaking news sayesinde haberdar olduğum müzik grubu.

3 kız var ve 4m2 lik ahşap bir dolabın içine koymuşlar maymun gibi mahkemede seyrettiriyorlar tüm dünyaya.

izlerken cidden üzüldüm. bunlar canavar değil, alt tarafı müzik grubu. ama öyle bir gösteriyorlar ki sanırsın 60 kişiyi bombayla öldürmüş teröristler.

mahkeme suçlu bulmuş bu kızlar; holiganizm' den dolayı. yaptıkları klise' de putin karşıtı şarkı söylemek olmuş.

keşke putin' i öldürseydiniz be kızım!

ama şu var ki önümüzdeki yıllarda anarşik hareketler gösterilerle kalmayacak büyük dünya devletlerinde de; suriye, mısır, libya gibi kanlı geçecek. habercileri işte hep bunlar.

emeklilik sonrası ölüme 10 yıl kala yapılacaklar

memur emeklisiyse evin esyalarini degistirmek, balkonu yiktirmak, devremulk almak
ozel sektor emeklisiyse yurt disi gezilerine gitmek
kendi isinden emekliyse aliskanlik geregi capkinliga devam ederek kalp krizi ya da kanserden olmek

özel mesaj atılınca cevap vermeyen yazar

buralardan hevesini almistir.

eski entryleri okumak

kastedilen kişinin kendi eski entryleri ise karşılaştığı entrysinin tarihine bakınca o zamanlardaki vücut kimyası bir an için de olsa şimdiki vücudunu sarıyor. okumaya başlıyor.

ve okuyup biten entryden sonra (ya da utançtan şöyle hızlıca göz atılan)
ne salakmışım- amma sallamışım- imlanın amına koymuşum gibi eleştirisel sözler sarf ediliyor.

arada sizi hala belki yansıtan(!) bir iki eski entry görülürse tebessüm edilip, geçiliyor.

emre yılmaz

genç bir işadamına adlı kitabında şöyle bir laf etmiş yazar:

"gençken azmayı beceremeyenler, yaşlılıklarında hem azar hem beceremezler."

bu lafı düşününce aklımdan geçen şey "acaba yeterince azmış mıyımdır?" ...oluyor.
bir an önce becerikli bir yaşlı istiyorum, çok sebebsiz bir yorgunluğa dönüşüyor bu zamanlar.

pursuit of happiness

project x film soundtrackinda da bulunan sarkidir.