bugün

fethullah gulen ile said nursi'nin ayristigi sonucuna varilsa bile, bu ayriligin said nursi'nin devlet karsiti olmasindan dolayi devlet politikasi olarak gulen'in desteklenmis olmasindan kaynaklandigini dusunmek akla cok yatkin gelmemektedir. cunku bunu soylemek en azindan 25 yildir gulen'in liderliginde goturulen bir hareketin, devlet tarafindan planlandigini soylemek olur ki bu durumda "devlet" ten kimin kastedildigi onemli hale gelir. bu hareket, etkinligini demirel zamaninda da surdurmustur, dsp hukumeti sirasinda da surdurmustur, tansu ciller hukumeti zamaninda da surdurmustur, ancak devlet politikalarinda etkili olabilecek burokratik makamlarda her donem bu hareket mensubu kisiler bulunmasi, bunun bir devlet politikasi oldugunu gostermez, zira bu hareketin desteklenmesi ne devletin ne de bu partilerin hic birisine bir yarar getirmeyecektir. bu hareketin said nursi'nin cizgisinden cikip gulen cizgisinde ilerlemesi devletin degil olsa olsa hareketin arkasindaki partilerin, milli selamet partisi ekolunun, niyetini bu kadar acik belli eden kisiler tarafindan temsil edildikce oy tabanini %15'lerin uzerine cekemeyecegini anlamasindan dolayidir. bu durumda said nursi'nin yerine daha "ılımlı" birinin getirilmesi devletin degil milli gorus cizgisindeki partilerin politikasidir, kendileri acisindan basarili da olmustur. ancak ilimli hale gelen her hareket gerisinde radikallerini, radikal kalmakta israr edenlerini de birakmistir nurcular da bunlara dahildir.