bugün

başı yastığa gömüp, dudakları uzatıp tatlı tatlı * uyurken kulağınızın başına * gelebilecek en kötü durumdur.

en sevdiğim pijamalarımı (aslında tek pijamam. o da 1 hafta önce edinildi) giymiş (aslında hiç çıkarmıyorum ama illa giydiğim bir başlangıcı vardır bunun) kendimi yatağa atmışım. az ilerdeki balkonun kapısı açık, efil efil, çift kişilik yatakta yayıla yayıla yatıyorum böyle. lanet olası nalet bi sinek bi dadandı. kafama nevresimi çekiyorum. hayvanın çocuğu yine gelip kafama konup dolaşıp vazır vazır yapıp duruyor. sonra uyuya kalmışım heralde ki rüya görüyordum. böyle o kadar hızlı koşuyorum ki. off. normalde insan rüyasında hızlı koşamaz. yumruk atamadığı gibi. ama bir koşuyorum varya aman allahım. terlediğimi bile hissediyorum böyle rüyamda. yoruluyorum falan. takmışım kulaklıkları, karanlık upuzuun otoyollar, ara mahalleler falan. ne diye koşuyorsam. babamdan kaçıyormuşum galiba. ahah kim bilir ne olduysa unuttum. sonra bir huylanma ve vazırtıyla irkiliyorum. sineği kovalıyorum elimle gözlerimi hiç açmadan. sonra tekrar dalıyorum uykuya. karışık kuruşuk şeyler görüyorum. sonra bi arkadaşın yanına oturuyorum böyle, bi derdim varmış da sanki başımı omzuna koyuyorum falan. sonra yine bir irkilme, yine sinek! ana avrat sövüyorum bu sefer. galiba yine uyuyorum. rüyamda yataktan doğrulup, yatağın ayakucundaki pencereyi açıyorum. sinek ordan uçar diye düşünüp. sonra gidiyor. bu esnada yine depreştiriyor beni bu hayvanın çocuğu. sonra gözlerimi açıyorum. bakıyorum cam kapalı, hala yatıyorum, sinek başımın dibinde vazır vozur. anlıyorum ki rüya. içimden "iyi fikir lan! rüyamda kafam çalışıyor" diyorum. ve camı açıyorum. sonra yatış o yatış.. sinek gidiyor tabi. taaaaki sol kulağımın üstüne yatmış, sağ kulağımda o sesi duyana kadar!

trololo lol lolo lol lolo loo hohohoho hoooo, yeyeyeye yey yeye yey yeye yee...

hasss.. diye fırladım. arkamı dönüp baktım benim istanbuldaki kuzen ahmet! sırıtıyor. içimden "lan bunun burda ne işi var? ben samsundaysam ahmet niye burda? yoksa ben istanbulda mıyım? e ben istanbuldaysam neden bu yatak burda? okul ne zaman başladı? lan bu tatil niye bu kadar kısa sürdü? az önceki sinek cidden gitti mi? hangisi rüyaydı? yoksa şuan mı rüya görüyorum" diye düşünürken yeğnim geliyor bıcır bıcır, üstüme atlıyor. trololo şarkısı hala çalmaya devam ediyor. ardından teyzem geliyor, "benn taa istanbullardan geldim de sen neden beni karşılamıyorsun sıpazade-i humayuuun!!?" diyerekten bi girişiyor bana, bildiğin pata küte sırtıma omzuma vurup gömçürüyor. ahmet "hadi kalk lan ergen, bak sayıyoruum biiiir, (teyzeme bakıp) annemden izinli ikiiiiii, annemden izinli üüüüç üstüne atlıcam, annemden izinli dööööört, beşte atlarım, ve annemden izinn.." derken, "tamam lan kalkıyoruz kalkıyoruuum!" diyorum. gözlerimi ovuştura ovuştura kendime geliyorum. aynaya baktığımda üstümde en sevdiğim pijamalarımı görünce yine güne çok mutlu başlıyorum. acaip yakıştırıyorum kendime onları. öyle böyle değil ya bu pijamalarda bir şey var. özellikle bana büyük gelmeleri çok hoş. ikidebir yakamı tumanımı çekiştirmek güzel oluyor. her neyse ne diyordum. heh trololo şarkısı da tüm gün dilime dolanıyor. kahvaltıda bile durduk yere ikidebir "tlolo lol lolo.." deyip durdum zaten. bazen tam "tro.." diyorum. eniştemle göz göze gelince gülmeye başlıyoruz. "tamam tamam sustum" desem de sonradan yine gayrı ihtiyari sölüyorum.