bugün

bir ürünün tanıtımında, reklamcıların "can simidi" edasıyla sarıldıkları temadır.

misal bir beyaz eşya ürününün taıtımında koca eve gelir, karısı evde sofra hazırlamış, hatta mum bile yakmıştır. lakin adam bu mumun neden yakıldığını anlamamış ve püf diye mumu söndürmüştür, hanımının verdiği tüyolar bile bir işe yaramamış sığır herif evlilik yıldönümünü unutmuştur. işte bu meyanda firmanın ürünü de bir şekilde araya sokulmuş, o kısa süre içerisinde toplumun bu tip durumları seyredebilitesi göz önünde bulunularak seyredilebilir bir reklam yaratılmıştır.

hadi beyaz eşyeyı geçelim, neticede ev eşyasıdır ve evliliği çağrıştırır pekala. ya bisküvi reklamına ne demeli?

burada da malum koca 3 arkadaşı ile eve gelmiş, maç seyredecektir. kapıyı açan hanımı sorar; "bu gün ne günü" diye, adam şu cevabı verir; "çeyrek final günü tabiiki hayatım" bunun üzerine hanımı "bak gece vermem ha" edasıyla evlilik yıldönümünü unuttuğunu hatırlatır kocaya. koca da malum reklamın ürünü olan bisküviyle hanımının gönlünü alır v.s v.s...

e herşey tamam bisküviyi de anladık da arkadaş. neden bu reklamlarda türk erkeğinin vurdumduymaz, kalpsiz, karısını düşünmeyen adam çizgisi tasvir edilmekte hep? neden ha?

bir reklama da evlilik yıldönümünü unutup altın günü yapan bir ev kadını koyun.

misal; nazik adam elinde çiçekler ile eve gelir kapıyı çalar, bir cebinde de gene malum gün için aldığı tektaş ambalaj içinde sahibini beklemekte. bu esnada evin hanımı umursamaz tavırlarla kapıyı açıyor ve evin adamına neden erken geldiğini soruyor, içeride altın günü olduğunu söylüyor ve kocayı 2-3 saat sonra eve gelmesini tembihleyerek postalıyor...

yemez değil mi? sıkıysa yapın böyle bir reklam bakın bakalım o ürün satıyor mu?
bir ürünü satacaksan alıcısı belli zaten abidik gubidik bir ürünse muhakkak kadınlar içindir. erkek toplumdaki konumu nedeniyle böyle saçmalıklarla ilgilenmez netekim.

doğanın kendine verdiği görev ve üstünlük bilinci ile daha gerçekçi şeylerin peşinden koşar erkek.
buradan bu vesile ile duygu asena hanımefendiyi rahmetle anıyorum...