bugün

Kendisi tam doksan dört yaşında, artık eli ayağı tutmuyor, evinden çıkmıyor, eskilerden adını anan kalmadı, yeni kuşaklar hiç mi hiç tanımıyorlar, eserlerini okuyan da yok uzun süredir...

Frenkler'in Dünya Ceridesi'nde okudum da (Le Monde Gazetesi canım), hakkında yeni bir kitap yayınlanmış, oradan hatırladım varlığını.

Roger Garaudy... Ya da islamiyet'i kabul ettikten sonra çağırıldığı şekliyle Raci Garudi... Bu ismi ciddi ciddi kendisi mi öne sürmüştü yoksa 'bizimkiler' dalga geçmek için mi yakıştırmışlardı, onu da ben çıkaramadım. (Hilmi Yavuz uydurmuş olabilir!)

Altmışlı yıllarda biz bunu çok önemli bir düşünür, pek büyük bir adam sanırdık.

Önde gelen sosyalist fikir adamlarından biri olduğunu düşünüyorduk, eskiden ne hayvan bir Stalinci olduğunu öğrenince şaşırdık. Buna da dikkatimizi önce Attila ilhan çekti: Üstad 1948 yılında 'Hainler Mareşali Tito' diye bir kitap yazmıştı, bağımsız komünizm ve bağlantısız devlet çabası ona küfür gibi gelmiş...

'Her doğru düşüncenin ardında Stalin, her etkili eylemin arkasında Stalin vardır' gibi incileri pek meşhurmuş meğer, sonradan öğrenecektik...

Sovyet gerçeğinin acımasız dehşetini ilk açıklayan 'döneklerden' Arthur Koestler ve Viktor Kravçenko gibi adamlara da çok saldırmış 'kırklı yıllarda'...

Sonra 'hümanist Marksizm' ayağına yatmış ama ne zaman, 1956 yılında, o ünlü Yirminci Parti Kongresi'nde Kruşçev Stalin'i yerden yere vurduktan sonra. (Hadi yürüyün, Hruşçof'a Kruşçev demeye benim de ağzımı alıştırdınız... Garbaçof'a da Gorbaçev diyorsunuz... Aslında Sovyet de 'Savyet' okunur!)

Bu arada Louis Althusser, Michel Foucault gibi bazı Frenk entelleri de 'hümanist olmayan bir Marksizm' fikrinde ısrar ediyorlardı, Türkiye'deki 'mümessilleri' de Murat Belge... Althusser kafayı yiyip karısını boğdu, Foucault AIDS'den öldü, Murat Belge liberal oldu ve yaşıyor.

Garaudy de, bunu da söktüremeyince Müslüman oldu.

Fakat sünnet olmadan... Adı üstünde, farz değil ki, sünnet! Belki de uygun bir balta bulamamışlardır.

islam dünyası da onu bağrına bastı tabii... Türkiye'de de herkes çok sevindi, boksör Cassius Clay'in ihtida edip Muhammed Ali adını almasına çok sevindiği gibi... Arada basketçi Kerim Abdülcabbar, caz piyanisti Ahmed Cemal falan da vardı (şuna Ahmad Jamal demeyin, kızıyorum.)

Garaudy işi 'Yahudi düşmanlığına' getirip bitirdi.

En yakın arkadaşı Pierre Guillaume, ünlü soykırım inkârcısı, yani 'negasyonist' ve de faşist Profesör Faurisson'un yayıncısı. Avukatı Isabelle Coutant-Peyre, ünlü terörist Çakal Carlos'un eşi. Ekibe bak!

Roger Garaudy'nin, pardon, Raci Garudi muhteremin henüz eli ayağı tuttuğu sıralarda son görüştüğü kişiler, Lübnan'da Hizbullah lideri Hasan Nasrullah, Suriye'de başkan yardımcısı Abdülhalim Haddam, Hamas lideri Şeyh Yasin, iran'da da eski başkan Hatemi... Çevreye bak!

Raci Bey, 11 Eylül saldırısını da 'Beyaz Saray'ın kendisinin düzenlediğini' ileri sürerek bizim ittihatçılar'ın 'sıkı ulusalcı' bir kesimiyle yakınlaşıyor...

Ne ilginç değil mi, maksat Amerikan düşmanlığı olsun, dincilerle laikler nasıl omuz omuza veriyorlar... Daha başka ortak noktalar da bulsalar memleket rahatlayacak. Allah muhabbetlerini arttırsın, amin.

engin ardıç