bugün

ülke birileri tarafından, hem de demokrasiyle seçilmemiş okyanus ötesindeki yöneticiler tarafından onların demokrat partizanlarının taşeronluğu ile değişime sürüklenirken, dağdaki çobanın, aysu kayacı "eşit oy veremeyiz" demezden önce yaşadığından haberi olmayan koruyucuları yani bu kabulüstü haşmetli yöneticilerin ılık ılık islamı sindirmiş fetullah çocuklarının ergenekondan sonraki bel altı son kroşeleri atatürk'e "mustafa" demek.

tetikçiliğini ağlak, orhan pamuk gözlüklü *can dündar'a ihale edilmiş olması bir çok açıdan tesadüf değil. düşünsenize aynı filmin altına fetullah çocuğu bir müridin ismi yazılsaydı bu film bu kadar izlenebilir miydi? akp ülkenin maddi değerlerini özelleştirirken, manevi değerleri olan beyinlerin bazılarını da özelleştirmiş görünüyor. son günlerde ardı ardına fransız ve italyan üniversitelerinin kurulması için başbakanlar düzeyinde protokoller düzenlenmesi de en az osmanlı'nı son dönemindeki amerikan kolejlerinin açılması kadar manidar... pırıl pırıl cilalanmış beyinler ülkenin geleceğini aydınlatacak aynen akpnin ampülü gibi. şimdi tekrar asıl meselemize dönelim.

önce hrant dink "birileri" tarafından öldürülmeye karar verildi. ölüsü dirisinden çok iş görecekti çünkü -ki bugüne kadar bayağı faydalı oldu- türk milliyetçiliğini baskılamak için en iyi yöntem "bunlar katil" iftirasını damgalamak... bir çeşit kan davası başlatıldı. ve bir ermeniye milyonlarca türk'ü zan altında bırakarak öc alma hareketi başladı ancak yine tekrarlamakta yarar var bu ülkede hrant dink'i öldürebilen bir mentalite olsaydı bugün bir çok kişinin nefes alması mucize olurdu. bu cinayetin hiçbir şekilde türk dinamikleri tarafından planlanıp devreye sokulmadığını söylemek yalan olmaz.

bulunan bombaların en önemli delillerin yani * bu davaya sebeb olduğu söylenen bombaları mahkeme tarafından imha edilmiş ergenekon davası... tüm vatanseverleri üç beş çakalla harmanlayıp zan altına almak kadar daha zalimce bir uygulama amerika tarafından tüm müslüman ülke vatandaşlarına yapılmıştı hatırlayınız... *

eğer bu ülkede "vatanımı seviyorum" , "türkiye türklerindir", "ülkenin değerleri yabancılara peşkeş çekilemez", " dürüst, milli bilince sahip yöneticiler tarafından yönetilmek istiyoruz" derken tereddüt duyup tedirgin oluyorsanız ülkenizin psikolojik işgal altında olduğunu düşünün.

normal savaşları düşünün düşman direnci kırmak için hükümet binalarınıza, askeri üslerinize bomba yağdırırken psikolojik savaşta ülkeyi ayakta tutan değerlere önce ufaktan sonra toplu saldırılarla bilinçlerdeki önemini yitirtdikten sonra başka direnç noktası kalmayana kadar saldırır onları önce yıpratır sonra yok eder.

bu son günlerde atatürk'ün adını pis ağızlarına almaması gerekenlerin içlerindeki yılların kinini nasıl kustuklarını, nasıl toplu bir saldırı ile imaj yıpratmasına gittiklerini sadece dikkatli gözler görebilir.

mızrakla baltayla savaşmak yerine düşünce mızrakları ile savaşmayı öğrenirsek uğursuz ak babaların iğrenç çığlıkları kurucu sembollerimizin üstünde inlemeyecektir.
(bkz: mustafa)
(bkz: psikolojik savaş aracı olarak medya)

(bkz: psikolojik savaş aracı olarak haber siteleri)

(bkz: psikolojik savaş aracı olarak ekşisözlük)
ülkedeki bazı kesimin, on yıllardır süren atatürk antipatisini daha dün meydana çıkan "mustafa" olgusuna bağlayarak yapılan hatalı saptamadır.

kimilerinin her naneyi ergenekona addedmesi gibi bu olayı da fethullah gülen cematine maletmek birbirinden hiç te farkı olmayan komplo teorileridir. asıl tuzak sakın bu olmasın? sarı zeybek'te herkesi salya sümük ağlatan adam, en baba atatürkçü iken ne oldu da birden karşı tarafa transfer oldu? ya da oldu mu? ya da karşı taraf denilen acaba ne kadar karşı taraf. fethullah atatürk'ün putlaştırılmış haline mi karşı yoksa, bu ülkeye kimsenin yapmadığını yapan, bağımsızlığın sağlanmasında ön ayak olan, vatan uğruna hayatını harcayan mustafa kemal atatürk'e mi? birilerinin osurmasını bile ergenekondan bilmekle, her atatürk karşıtı söylemi fethulahçılardan bilmek pek de farklı değil aslında. biz millet olarak öylesine kutuplaşmışız ki, dış mihrakların bizi fikir olarak bölmeye enerji harcamasına gerek bile bırakmıyoruz. en basit menfaat olaylarında bile komplo teorileri üretmekte üstümüze yok alemde. önce bakmak lazım, kimlerin atatürk "markası"ndan çıkarı var, kimler bunu koz olarak kullanıyor ve ata'ya saldırmaktan kimler nemalanıyor. bu soruların cevapları çoğumuz tarafından tahmin edilebilir. kim diyebilir ki şimdi, dış güçler bunu bizi bölmek için yapıyor? bir elin parmağını geçmeyecek sayıda insanın koltuk ve para hırsına alet edilmiş vaziyette şu an atatürkçülük. ha! birileri bu menfaatleri destelemek adına birşeyler yapar mı, olabilir. ama bu demek değildir ki, biz ab/abd yüzünden atatürk kavgasına tutuştuk bugün. aynaya bakmak lazım gerek evvela.

psikolojik yıpratma yapılıyor elbette. mesela ak partinin iktidara gelişinin desteklenmesi ve bu parti iktidarına yapılan yardımlar, açılan keseler, verilen ucuz tavizler diğer müslüman ülke insanlarını etkilemek içindir. bakın laik demokratik de müslüman devlet olabilir imajı verilmek isteniyor başta iran ve diğer ülke halklarına. biz sadece kendimizi konu mankeni haline getiriyoruz çatışmalarımızla. yıkamadığımız tabularımızla. sen benim atatürk'üme laf edersen, ben de senin dinine cemaatine söverim kavgası oldukça, birilerine her zaman ekmek çıkacaktır bu işten.

velhasıl, başa gelen her kötü olayı dış güçlerden bilmek yerine azıcık kendimize çeki düzen verirsek, insanlarımızı kutuplara ayırmak yerine barıştırma yoluna gidersek işte o zaman bahsedilen psikolojik yıpratma üzerimizde oynanmaya başlar. lakin o durma erdiğimizde bu yıpratmalar bizi yıkamaz ayrı...
ne kadar inkar edilse de ülkenin yabancı ajan ve onların "dini bütün" yardımcılarının (bu zevat kendini köşe olmuş yazar, mağdur edebiyatına bulanmış siyasetçi gösteriyor) çeşitli soros dernekleriyle ülkede bir değişim olması gerektiği havasını vermeleri ne kadar inkar edilebilir? daha ne kadar inkar edilebilir atatürkçülerin sol tandasta oldukları izleniminin verilmesiyle onlara cephe aldırmak? ve şu var.... bu ülkede atatürk'ü kullanılmasına ya da "putlaştırılmasına" karşı olduğu ileri sürülen cia hocaefendileri arkasındaki amerika desteğini neye borçludur?

bu ülkede ne zaman atatürk adına para toplanıp milyonlarca saf duygulardaki insanlar tokatlanmıştır?

bu ülkede ne zaman atatürk adı kullanılıp da oy toplanmış ve atatürk adına kömür dağıtılmıştır?

bu ülkede atatürk'ün kullanılması gibi birşeyi söylemek ne kadar sağlıklı bir insanın savı olabilir? bu ülkeyi atatürk kurduysa pek tabiki onun ilkeleriyle yönetilecek ve ayakta kalacaktır. bunları savunmak atatürk'ü kullanmaksa aklınızdaki rejim nedir ki laikliği, milliyetçiliği, devletçiliği, halkçılığı, inkilapçılığı, cumhuriyetçiliği savunan atatürk'ü kullanmak demek oluyor?

okyanus ötesinde bu ülke adına ılımlı islam yönetimini ve taşeronu olarak fetullah ve fetullah çocuklarını seçmiş bir abd'nin hedefinin atatürk ve onun devrimlerinin olmadığını söylemek ne kadar doğrudur?

hala bir işgali inkar etmek onu yaşamadığınız anlamına gelmez bu ülke bu işgali başımıza çuval geçtiği ve başbakanın müzik notasından bahsettiği günden bu yana iliklerimize kadar hissedilmekte.
atatürk'e yansıtıldığı iddia edilen psikolojik yıpratmayı inatla fethullahçı kesime mal ederek yanılgıların üstünü örtme çabasının mevzu edildiği tartışma konusudur.

atatürk'ün adının, maneviyatının sömürülmediğini, adından çıkar sağlanmadığını söylemek, saflıktır, değilse art niyettir. bu gün adına kurulan dernekler mevcuttur. bu derneklere yapılan bağışlar da gerçek paradır. bu dernekler o paralarla ne yapıyor acaba? atatürk'ün düşüncelerini yaygınlaştırmak adına mı harcanıyor yoksa ucuz siyasi propagandalar, anlamsız mitingler için mi birilerine hibe ediliyor? atatürk'ün adıyla oy toplanması ise zaten komedi halini almıştır bugünlerde. atatürk ilkelerine aykırı olduğu için okullarda ve kamusal alanlarda türbanın yasaklanmasını savunan zihniyetin temsilcisi parti * kara çarşaflı, türban/pardesülü kadınlara büyük onur duyarak, ezber bozarak(!), gururla rozetini takmaktadır. her seçim evvelinde atatürkçülükten dem vurulmaktadır. oy kazanmak adına daha ne yapılabilir ki bundan başka?

halkın benimsediği ve yönetilmek istediği tek rejim o altı ok'un içerisinde yer almayan demokrasidir. halk cılkı cıkmış milliyetçilikten, kapitalist sistemde yeri olmayan devletçilikten, atatürk'ün vefatıyla sona eren inkılapçılıktan, terör örgütlerinin sloganı haline gelen halkçılıktan ve birilerinin elinde din düşmanlığına çevrilen laiklikten medet ummamaktadır.

demokratik sistemde azınlıkta kalanlar çoğunluğun tercihine uymak zorunda olduklarından, bu çoğunluk fethullah'ın da olsa, marks'ın da olsa kabullenmek zorunluluğu vardır. ya da işimize gelmiyor diyerek, ergenekonlar yaratarak demokrasiyi, bütünlüğü yıkmaya yönelik girişimlerde bulunabiliriz. ve tabi ki atatürk ilke ve inkılaplarının arkasına sığınarak. unutmayaım bugün ergenekon davasında yargılanan çoğu insan tek suçlarının atatürkçü olmak, vatanı sevmek olduğunu iddia etmektedir.

psikolojik yıpratma mevcuttur, atatürk adı da bu eyleme dahil edilmektedir. lakin bu dış güçlerin, okyanus ötesi ılımlı islamcı/ amerikancıların işi değildir.

gören göze zaten tarif anlamsız olur. herşey meydanda. bugün atatürk adına çıkarılan kavgaların kaynağı tam da atatürkçü kesimdir. bunu inkar etmek, gerçekten kaçmaktan başka bir şey değildir.