bugün

ilk sadece biz vardık. doğa ne veriyorsa onu alıyorduk. ömrümüz kısaydı ama mutluyduk. Kendimize değer verdik, kendimizi sevdik, sonradan anladık ki o kadar çok sevememişiz...

sonra rahipler çıktı. o zaman bir toplum için en değerli şey, mevsimlerdi. Bereketli mevsimler rahat yaşamanın ta kendisiydi.bu rahipler mevsimleri kontrol edebiliyordu. Onlara deger verdik basımızın ustune koyduk. sonradan anladık ki rahipler bizim icin aynı seyi yapmamış...

SOnraları tarımı iyice öğrendik. artık kötü mevsimlerde de kendimize yetebiliyorduk. Bunun verdigi rahatlıkla cogaldık. Ve yeni yerler için savaştık.karınlarımız toktu ancak din adamlarının daha toktu. tamahkar olmamayı tok gözlü olmayı öğütlüyorlar ama bolluk icinde yüzüyorlardı.Sonra asiller duruma el attılar bizi din adamlarının şerrinden kurtardılar. Kurtarıcımız ...ASillerdi. Sayıları azdı ama çok daha üstün yaşıyorlardı. Onlara deger verdik basımızın ustune koyduk. sonradan anladık ki onlar bizim icin aynı seyi yapmamış...

Köle oldugumuzun farkına vardıgımız anda patladık. Birden ne oldugunu anlayamadık, çok cahil arkadaşlarımız bile bizimle aynı yola baskoymuslardı. Dogru bir seyi yapıyorlardı ancak neden yaptıklarını pek kavramamıslardı. Asilleri alaşağı ettik ve cumhuriyeti kazandık. herkes eşit herkes hürdü... Daha eşit olanlar daha fazla paraya sahip olanlardı iş verenler sermayeye sahip olanlardı. onlara güvendik bizi asillerin zorbalıgından kurtarmışlardı. bize iş vermişlerdi Onlara deger verdik basımızın ustune koyduk. sonradan anladık ki burjuvalar bizim icin aynı seyi yapmamış...

baktık ki değişen bir şey olmamıştı. yaşamak için çalışırken, çalışmak için yaşamaya başlamıştık. Asilleri ve rahipleri özlememiştik ama kendimizi özlemiştik. ilk başta burjuvanın da diğerleri gibi olacağını düşünüyorduk. Sonra baktık ki bizi kullanan ulus devletmiş (!) saçma sapan şeylerin peşinden koştuğumuz bu anlayış bize cumhuriyeti kazandıran idealistler bu sefer rahiplerin ve asillerin peşinden geliyordu.... Ulus devlete deger verdik basımızın ustune koyduk. sonradan anladık ki ulus devlet bizim icin aynı seyi yapmamış...

Artık hata yapmayacağız. burjuva kardeşlerimizin sahip olduğu gazetelerin ve televizyonların dediği gibi ulus devlette de iş yok. Dünyayı şirketler yönetmeli. Ne de olsa bize ekmek verenler onlar. Ayrıca inancımıza hiç karışmıyolar hatta daha da destek olup başka inançtaki düşmanlar için bize silah satacak kadar bizi anlıyorlar. Evet evet bu sefer doğru yolu bulduk. Devletler kalksın şirketler gelsin. Bazı arkadaşlarım şirketlerin tüm dünyadaki dini ve milliyetleri yokedeceğini söylüyordu. ama onlara sahip burjuva kardeşlerime bunu sordugumda....

"size silah satıyorum. neden ? Tabii ki yok olmayıp kendinizi korumanız için..."

dediğinde içime ferahlık geldi. bu yeni yönetimin ismi ne diye sorunca "postmodern devlet anlayışı" dedi.

Bu sefer turnayı gözünden vurduk... hem inancımı, hem milliyetimi, hem de paramı kaybetmeyeceğim...