bugün

sen her gece vicdanını bir avuç su ile lavaboya akıtırken uyumadan önce, nabzına hala duyarlı parmak uçlarımdan hep en gerçekler akıyor benim..

ve onlar sıfırın altında donmuyor.. sadece kanıyor sevgilim..

el yazına parmak izimi basarım ki güzeldik biz beraberken ve sen gidene kadar evdeki hiçbir eşya bunu inkar etmemişti..

'o seni bir çırpıda bırakıp giderken başka omuzlara, son kez bana baktı sen uyurken ve gözünde tek bir damla gözyaşı yoktu' diyor banyodaki kırık ayna..

'valizini çekiştirirken sen uyanma diye tekerleklerini havaya kaldırdı valizin..ve o öptüğün parmak uçlarıyla burdan geçti' diyor koridordaki halı..

' o zaten hep senin sırtındaydı.. hiç inmedi ki.. geldiğinde de.. gittiğinde de..' diyor salondaki gümüş çerçeve içindeki sırtıma çıkıp çektirdiğin fotograf..

'vasiyetinde herşeyini yanlış insana bıraktın sen..unutma' diyor evin kapısı..

sonra hepsi hep bir ağızdan ' onun kalbi vücudundaki kanı, damarlarına pompalamaya ancak yeterken; sen o kalple bir de seni sevmesini diledin.. suçlusun..' diyorlar..

bu evdeki her eşya gözlerimden akan iki damla gözyaşını çenemde buluşturmaya yeminliyken..dahası her o buluşma beni bin parça ediyorken bu hayatta..

sen hala tek parça uyuyabiliyor musun beni astığın o yatakta..

hayat bazılarının uykusunu çalarken, bazılarının duygusunu çalıyor sevgilim..

her gece ben uyumuyorum.. bir gece de sen uyuma..