bugün

george orwell'ın can yayınlarından çıkan yeni kitabıdır.

içeriği de şöyledir ve alıntıdır: Taşradaki bir kilise papazının kızı olan Dorothy Hare, babasının tüm görevleri onun üstüne yıkmasıyla dükkân borçlarından mıntıka işlerine, bağış toplamaktan cemaati pohpohlamaya her şeyden sorumlu hale gelmiştir. Dorothy’nin Tanrı’ya inancı tamdır, hayatın kendisine biçtiği rolü şikâyet etmeden kabullenmiştir. Ama bir gün, o güçlü rutin aniden sarsılır ve Dorothy kendini beş parasız halde sokaklarda, tanımadığı insanlarla, ağır işçilik yaparken bulur – dahası, kim olduğunu hatırlamamaktadır.

Orwell, bir gecede toplumun bir kesiminden bambaşka bir kesimine taşıdığı Dorothy vasıtasıyla 1930’ların ingiltere’sinde kadınların, işçilerin, evsizlerin haline ışık tutuyor. Deneysel sayılabilecek anlatım biçimleriyle yazarın edebiyatında özel bir yere sahip olan Papazın Kızı, inancın ve inançsızlığın, ahlakın ve düşkünlüğün, paranın ve yoksulluğun sorgulandığı eşsiz bir roman.
kısa özetine bakılırsa okurken kendimizi unutup hikayeye odaklanacak mışız hissi veriyor.
alınabilir bir kitap.
su an 60. sayfasında olduğum orwell eseri. ilk izlenimim orwell'in ikinci romanı olan eser 1984 ayrı tutulursa diger romanlarının aksine fantazi dolu bir gerçeklik vaat etmekte. ilk 60 sayfada göze çarpan üstadın eşsiz ironi yeteneğinin papazın kızı ile gümbür gümbür ben geliyorum demesidir. dorothy'nin işlediği her günahın ardindan kendine saplandığı iğneler orwell tarafından iki yüzlü topluma itelenen bir kazıktır aynı zamanda.