bugün

bir de bu türün gelipte size sarıp, sizin kafanızı ütüleyen türü vardır ki bunlardan kaçmak için kulaklıkla son ses müzik dinlersiniz, kitap okursunuz, camdan dışarı bakarsınız ama nafile.. o bir avcı edasıyla gelir sizi bulur.
-kızım/oğlum öğrenci misin sen?
-nerde okuyosun?
-nerelisin sen?
-benim de torun var doktor çıkacak bu sene .. vb. sorularla ve soru sormadığınız halde verdiği cevaplarla sizi darlayan teyzeler/amcalar bunun en kötü örneğidir.
bunların şehirler arası otobüsteki modelleri yaşamdan bezdirirler. bir de molalarda kovalayanları vardır ki cinnetle tanışırsınız.
kulaklıkla son ses müzik dinlerken bile soru sorma cesareti bulabilen bünyeler vardır ki üstlerine tanımam. suratlarına anlık bi boş bakışla baştan savılabilir.
bu tipler, ya işi gücü siyaset olan ve o an ki siyasi düzenden bıkmış emekli yaşlıamcalardır, yada gelininin elinden çok çekmiş olan dırdırcı teyzelerdir. hele birde bunların genç olan versiyonları vardır ki, kaçılması gereken ilk tipler listesinin başında gelirler.
şehir merkezi ile üniversite yerleşkesi arasında sefer yapan şehir içi otobüslerde sıklıkla rastlanan durumdur. iki yada üç kişi oldukları zaman 10-15 dakikalık yolculuk esnasında ya devlet kurar yıkarlar yada dünya ekonomisini ellerinden geçirirler. arka dörtlü vardır birde onlar ayrı dünyalardır kahkahalarla güldükleri için neye güldükleri ve ne konuştukları asla anlaşılamaz. bu kişiler tek başlarına iken ise otobüsün en çok süt dökmüş kedisi oluverirler.
otobüsteki diğer insanlar tarafından göz ucuyla ve birazda sinirli bakışlarla süzülen, yalnız otobüse binen insanların sesizliğine ve uyuşmuşluğuna inat, sürekli konuşan sürekli gülen tipitip insan modelidir, büyük çoğunlukla öğrencidir.