bugün

şehirler arası otobüslerin olmazsa olmazı.

çok iyileri de var çok kötüleri de var. iyisine denk gelirsen yolculuğu süper geçer. muhabbet filan on numaradır. kötüsüne denk gelirsen de o yolculuk işkence olur sana. muhabbeti filan geçtim, ikaz lambasına basıp, yana yana muavini beklersin lakin hıyarcık çoktan arka beşliye döşeği sermiştir. ola ki uyandırırsan acayip trip yersin.

ayrıca çocukluğumda hayallerimi süsleyen meslek. çok havalı görünüyordu lan o zamanlar. hani böyle otobüsün arkasına geçip "gel, gel, dur" filan demiyorlar mı?

çocukluk tabi...
bir de bunun halk otobüslerinde bulunan versiyonu vardır ki: yıl olmuş 2011 hâlâ böyle bir meslek nasıl var olabilir ! sitemini akıllara getirir.
otobüsün kalitesine göre değişebilen bi şey bu. koltuk gibin.
ankara-rize otobüsünde bir tane vardı ki adamı gözleriyle döven cinsten. su şişesini gösterip gözleriyle sorardı. insan he demeye korkardı o biçim.
ankara özel halk otobüslerinde bulunanları beni deli eden meslek grubudur. otobüsün asla dolduğuna inanmamaları gibi, bilet kesmemeleri gibi, kaba olmaları gibi klişe özelliklerine zaten alışmıştık ama, en son karşılaşmış olduğum olan adam, beni bu meslek grubundaki insanlar hakkında daha da olumsuz düşünmeye sevk etti.
otobüste yolculuk ediyoruz. ben her zamanki gibi ayaktayım, demirlerden tutunmuş vaziyette, biletçinin tam önündeyim. otobüs nasıl kalabalık, anlatmak mümkün değil. orada bulunup o havasız ortamı ciğerlerinizde hissetmeniz lazım. bu havasız ortam beni yavaş yavaş germeye başladı. önce atkıyı çıkardım daha sonra da montunun önünü açtım. otobüsteki camların çoğu kapalı, açık olanlar da azıcık ucundan açık, o derece bir ortam. bu zamana kadar biletçi tayfayla iletişim kurmayı reddetmiş olan ben, baktım ki olacak gibi değil, biletçi vatandaşa camı açabilip açamayacağını oldukça kibar bir dille, onu adam yerine koyarak sordum. adam yüzüme baktı ve "arkadaki cam açık" dedi. döndüm baktım arkaya cam azıcık aralanmış. neyse dedim, ya sabır. adama tek kelime laf etmedim. yan çevrede hafif homurdanmalar başladı "burası çok sıcak oldu" gibilerinden. arkadaş hiç üstüne alınmadı. kendisine rüzgar çarpacak diye camı, fazla mazot gidecek diye klimayı açmayan adam bizi buz gibi havada hamam gibi otobüste terletti. şikayet etsem dedim içimden, kim ilgilenecek sanki. en fazla sorarlar o da açtım der olur biter. otobüsü hınca hınç doldurup, insan konforunu sağlamayan şoförlere ve biletçilere, ayrıca kurbanlık koyun gibi taşınmamıza vesile olan belediyeye burdan selamlar olsun diyorum.
otobus yardimcisidir. 4 saatte bir otobus yerine kendisine binersiniz.

(bkz: müdür muavini)

tamam usturuplu sovun.
Yine bavulları bagaja koyduktan sonra zorla elime bagaj fişi tutuşturdu hayır anlamıyorum yani otobüsten inince abi şu siyahlı benim yea diyince veriyor nasılsa.
bir meslektir. yolculara servis yapar ve bircok ayak isleriyle ugrasir. getir goturcudur. saygi duyulmasi gereken mesleklerdendir.

en sevdigim yonu ise; eline mikrofon alip, hafif de ses degistirerek "sayin yolcularimiz dinleme tesisine girmek uzeriyiz..." diye devam eden cumleler kurmalaridir.
Türkiye nin gözbebeği olan denizli iline hoş geldiniz.