bugün

tarladaki ateşböcekleridir onlar.
otobus yolculuklarinda karanligin cokmesiyle birlikte gozden kaybolan evlerin birer ikiser yanarak cogalan isiklaridir. gittiniz yol onunuzde farin aydinlattigi kadardir ama bilirsiniz ki etrafiniz en az gordugunuz en uzak isik kadar genistir. gecilen uzak illerin uzak yollarinda gordugunuz o isiklarin aydinlattigi hayatlar da size uzak zannedersiniz.. ama degildir.. evet belki daha sakindir, trafik karmasasi, kapkaccilar, gaspcilar, gozunuzu oymaya calisan iki universite bitirmis is arkadaslari yoktur o isiklarin aydinlattigi hayatlarda ama ozlem vardir, umut vardir, hayaller vardir belki sinirlari sizinkinden genis.. asklar vardir, ask acilari vardir, yurek yanginlari vardir.. kimbilir belki o bir goz odali evde huzursuzluk vardir o anda.. ya da sizin guzel apartman dairennizde bulamadiginiz huzurla yaniyordur o isik.. gece yolculuk edenlerin en iyi arkadasidir o uzak isiklar.. birseyleri geride birakip yol aliyorum zannederken, aslinda hep o birseylerin arasinda dolastiginizi size anlatir..
(bkz: sehirler arasi otobüslerin selamlasması)
an be an geride bıraktıklarınızdan uzaklaştığınızın renkli sembolleri.
gece yolculuk yaparken hep düşündürür. o ışıkların yandığı semtlerinde, mahallelelerde yada evlerde neler yaşanıyor. kimi mutluyken; kimi ne kadarda üzgün....
yolculuk, çekip gitmek vahşi bir davettir. o ışıklar da bir sözleşmenin, geriye dönmemenin nişanesidir.
şehirlerarası yollarda geride bırakılan acı, hüzün, sevinç, huzur ışıklarıdır.
Onlar, uykulu ve yorgun uzak kasabaların ışıklarıdır. Artık, ekşimiş bir meyve tadındadır zaman. Şayet, kırkindi yağmurları da yağarsa üzerine, daha da ağırlaşır hava, kurşun gibi olur.
uzakta ki evlerin ışıklarıdır.

orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür.
"Ne pompa vardır şimdi o köyde" dedirten ışıklardır..
3 harflilerin düğünü vardır.
Çok seviyorum ya ben bu geceleri evlerden, sokak lambalarından gözüken ışıkları. Nedendir bilmem ama insan eliyle yapılan yapay ışık, doğal ışık kaynağımız olan güneşten oldum olası hep daha cazip gelmiştir bana. Aya diyecek lafım yok seviyorum ama güneş gibi fazla etkili değil. Gece güzeldir ya. Her ne kadar yalnızlığı sevmesem de gecenin o karanlığı ve sessizliği bana huzur veriyor.
...altındaki insanlar da masumdur. Uzaktan gördüğünüz tüm ışıklar insanları temsil ediyor. ışık huzmesi insanları remz ediyor. Nasıl ki ışıkları açınca karanlıklar kayboluyor, işte böylece Işık huzmesi içindeki insanlara yakınlaştıkça bir o kadar insanlıktan açık ara uzaklaşıyorsunuz. insanlar mesafelerle güzeldir. insanı sevmek uzaklık biriminin kadirşinaslığıdır. Gökteki uçucular için insanlar sevimli minnak şeyler ama ayakları yere konmayagörsün kanatlarına taş değer. insan taş atmayı sever.

Kamuspotu: metro seyahatin otobüsü ise uyumayınız. Çünkü: uyursan ölürsün.
Adını sanını bilmediğiniz, tanımadığînız insanları düşünüp, evlerini, hayatlarını hayal etmenize neden olur.
Yolculuğun en keyifli kısmıdır.

O değil de uçsuz bucaksız karanlığın ortasında, iki üç evli yerler oluyor, köy desen değil, mezra desen değil, ne bakkalı ne çakkalı var.
Öyle yırtık dondan fırlamış gibi üç ev!
Ardında, önünde ne bir yerleşim yeri, ne bağ bahçe, ne fabrika...
işte en çok o evleri ve o evlerin insanlarını merak ediyorum.
Kapıyı aralayıp, sen hayırdır aga, kimsin, necisin diyesim geliyor.
keşke o evlerden birinin içinde olsam da sıcacık düzgün yatağa uzansam hissi uyandırır.
güncel Önemli Başlıklar