bugün

hayal kırıklığının başkenti amk!

görsel

biber dediğimiz sebze, her şeyden önce acayip saygı duyduğum bi şey. öyle domatese, patlıcana benzemiyor. kendini geliştirmiş, hayatta kalabilmek için, efendime söyleyeyim "insanlar beni bi ömür ekip biçsin" diyerek varyasyondan varyasyona vurmuş kendini. bakızın değerli abilerim ablalarım şu elimde tuttuğum kağıtta biberlerin çeşitleri var. buyrun:

acı böber

tatlı böber

dolmalık böber

sivri böber

ılıca

biberiye

şili böberi

yeşil böber

kırmızı böber

kaliforniya böberi

ve daha nicesi... bi de bibere böber demesi hem zevkli hem de iştah açıcı arkadaşlar. tavsiye ederim. konuya dönelim.

işte böylesine azimli ve çalışkan olan bir sebzeye saygım ister istemez sonsuz vaziyette. ancak o da yaratılanların hepsi gibi hayal kırıklığına sebep oluyor bazen.

yemeğe oturduğunuzda kıpkırmız bir böberi gördüğünüz vakit "amısına koyim bu böber adamı hoplatır lan" diyerek korkuyla ama iştahla saldırırsınız eğer acıyı seviyorsanız. ancak kan kırmızı, yer yer kırmızılıktan sıkılıp turuncuya çalan o böberden alınan bir dişten sonra bir bakmışsınız tatlı çıkmış.

o saatten sonra adamda iştah falan kalmaz. müsaade istenir sofradan ve dans edilir. çılgınca dans. ooo iyice kafayı yedim.
doğan görünümlü şahin gibidir. özentidir. aslını inkar edendir.