bugün

okulu uzatmanın neye göre sene kaybettirdiği tartışılabilecek bir konu.. kaldı ki okulu uzatmak aslında bana sene kazandırıyor gibi geliyor. çünkü toplumumuzda bir sistem kurulmuş, çocuk 5-6 yaşta yuvayla başlayıp, yaklaşık 23 yaşına kadar mezun olup hemen çok para getiren bir işe girmeli ve oradan sonrası, erkekse çalışmalı evine para getirmeli, kadınsa bir yere kadar çalışmalı sonra evlenip çocuk bakmalı, sonra yine çalışmalı.. öyle çok çalışmalı ki kazandığı parayı harcayacak güç bulamasın, zaman bulamasın.. ve bu böyle devam etmeli..

derken bir bakmalı gelmiş 60 yaşına yıllardır dışarı çıkmamış, sinemaya tiyatroya gitmemiş, birkaç sene önce gittiği 5 günlük bir tatili hatırlıyor ama, ona seviniyor. ne olmuş peki, çocuklar büyümüş gitmiş, kendi büyümüş bitmiş.. elinde ne var? hiçbir şey.. ne yaşamış kendi için, hiç..
sonra düşünüyor ya bir zamanlar ben sinemayı ne çok severdim. ne güzeldi arkadaşlarla sahilde içmek, vs.. ne zaman bıraktım ben bunları diye düşününce bir bakıyor ki, evet işe başlamış, yaş 25. yani 35 yıldır sadece koşturuyor. didiniyor, para için, "aile" denilen kavram için, çocuklar için.. ee ama kendisi ne oldu? hiç mi değeri yoktu?

biz niye geliyoruz bu dünyaya veya kendimiz için yaşamıyorsak kimin için yaşayıp, kimin hayatını hangi sebeple sürdürüyoruz?
bu sisteme uymak zorundaysak bari bırakalım da bir sene daha kazanalım, olmadı birkaç sene daha.. kayıp yok ortada, kendi hayatın için, kendin için biraz daha zaman kazanma var.. henüz yaş gençken bir şeyleri daha yapabilmek için.. bırak uzatabildiğin kadar uzasın okul. çünkü bitince artık başkasının hayatı başlayacak, o yüzden uzat ki kendi ölümüne gitmeden önce biraz daha zamanın olsun..
öğrenilmiş çaresizlik, kaçınılmaz sondur.