bugün

uzun seneler dirsek çürüttüğümüz ilköğretim ve lise yıllarının(her ne kadar lisedekiler biraz daha tatsız olabilse de) vazgeçilmez maskaralıklarıdır.(gözümde hep masumane ve önemsiz şikayetler olarak kaldığından maskaralıklar gibi 'sevimli' denilebilecek bir tabir kullanıyorum.)bu şikayetler arka sıralara doğru gidildikçe artmakla beraber,çok büyük kısmı öğretmene,daha vahim ve ciddi boyutları olanları ise md.yardımcıları ve hatta müdüre kadar gidebilmektedir.(müdüre şikayet edilen öğrencinin müdür tarafından çağırılmayı beklediği zaman zarfında,yusuf isimli arkadaşıyla beraber çözemeyeceği havuz problemi yoktur)fazlaca öneme sahip olmayan şikayetler genellikle 'örtmeniimm' diye başlar ve yüzde ellisini,
"-örtmeniimm ali saçımı çekti,
-örtmeniimm murat kalemimi vermiyoo,
-örtmeniimm osman beni öpmeye çalışıyoo" gibi cümleler oluşturur.
biraz daha ciddi olanları ise(öğrenciler açısından) sınıfta duyulan 'la ne vuruyon','la pıraksana','la versene' gibi sinir harbi lafların ardından öğretmene yönelerek,
-örtmenim ya hede vuruyo bişey deyin şuna vb. cümlelerle ifade edilir.
--kontörüm bitti!
--kalemim yok silgim yok!
--kimliğimi kaybettim!
--neden pahalı bu ulaşım araçları?
--bu hoca bana taktı!
--para bitti! öğrenim kredisine daha ne kadar var kim bilir?...
--fotokopiye para yetişmez!
--baba müdür katkı payı paralarını istiyor!
--bir manita yapamadık gitti!
vb. cümlelerin sahibi öğrencilerin sızlandığı tüm konularda nedenini düşünmeden ettiği laflar.
malzemeden çalınan tostlar. ekmek arası yağ!!
(kampüs ufakken): abi bu ne ya, el kadar kampüs, içinde on tur atsam terlemiyorum bile.
(kampüs büyüyünce aynı üniversite aynı öğrenci): yuhh diyorum abi, ders arası dier sınıfa gidene kadar bitiyor. bu kadar da büyütüp abartmaya gerek yoktu.

sonuç: öğrenci memnun olmaz, daimi şekilde şikayet edecek bir şeyler bulur.