bugün

çarşıya çıktığında, karşılaşırım diyerek kendinden emin bir şekilde dolaşırken ona rastlıyorsan,

o gün dersin olmadığı halde, yatıp uyumak yerine, fakülteye onun ders programına göre gidiyorsan,
dolmuşta muavine uzattığı parayı alıp kendi paranla değiştiriyorsan,

o parayı elinde tutarak uyuyorsan,

yağan karın altında, kaldığı öğrenci evinin karşısında geçip bekliyorsan, gece gece en az on defa tur atarak oradan geçiyorsan,
sabahleyin gözlerini açar açmaz aklına geliyorsa, onunla uyanıyorsan,
onu düşünüp ağlıyorsan,

fotoğrafına ulaşmak için, öğrenci işlerine gizlice girip dosyasından fotoğraf çalmayı düşünüyorsan,
hatta bunun için tanıdıklar devreye sokmaya çalışıyorsan,

akşam dönerken, herkesin bir an önce binmek için uğraştığı dolmuş kuyruğuna girip, sıran geldiği halde, arkalara kayarak, onun çıkmasını bekliyorsan,

akvaryumdaki balığına onun adını verip, balık öldüğünde saatlerce ağlıyorsan,

sana baktığını görüp, bir umutla, tüm cesaretini toplayıp yanına gitmeyi kafaya koyarak,
attığın her adımda dizlerinin bağı çözülüyorsa,

yanından geçerken, sesini ona duyurmak adına, saçma sapan cümle kuruyorsan,

hafta sonu olduğu halde okulu özlüyorsan.

o zaman aşıksın evlat!
(bkz: bütün bunları yapıp başkasıyla el ele görüyorsan)*