bugün

cüneyt abimizin buzdolabına attığı tekmenin etkisinde kalıp isyan noktasındaki içsel sıkıntıyı ağaca yansıtmaktır. Geçen yürüyorum uzun ve sakin bir yoldayım, karşıdan 4 tane çift el ele tutuşmuşlar geliyorlar. Yaklaştılar yaklaştılar, hepsi de gözlerimin içine baktı alay edercesine siktir olup gittiler. Bir zoruma gitti bu yalnızlık, kendimi tutamayıp yanı başımdaki akasya ağacına tekme salladım sinirimden. Halbuki ağaç da benim gibi yalnız, sonra üzüldüm ağaca. Ağaçtan Özür dileyecektim arkadan birilerini görünce utandım topukladım. Ne biçim adamım lan ben, sevgilimden ağaç mı ayırdı beni, ne biçim adamım! Zaten ayağım da ağrıdı git amına korum ya.
olayın özü, yalnızlığı kabullenememektir.
ağacı kara kediyle karıştırmaktır.
sırılsıklam ıslanmakla sonuçlanan hamle. Yağmurlu bi havada ağaca vurmamak lazım.
ağaçtan kafanıza düşen elma ile yeni teoremler keşfedebilirsiniz.
hatırlandıkça güldüren isyan. Ne günlerdi be.
çok sevilen kişiden ayrılmanın yan etkilerinden biri. buradaki esas tepki "neden ayrıldık" cümlesinde hayat bulur. kabullenememek ya da kabullenmemek. esas mesele bu. yoksa zaten çamlar devrilmiş, belediyenin diktiği ağaçlara vursan ne fayda. ayağına zarar.
(bkz: ağacın ne günahı var hanzo)
"neden benim oğlumun flütü yok uleeeeeeeen" deyip masaya yumruk atmakla eşdeğer bir eylemdir.

kaç para ulan flüt?