bugün

28 kasım 2015 tarihinde katledilen diyarbakır baro başkanı avukat tahir elçi'nin kızıdır.
babasının cenaze töreninde tanınmak gibi bir talihsizlikle ( ya da aslında kronik bir dramla ) girdi dünyamıza; bu ülkede ebeveynlerini kaybeden diğer birçok genç insan gibi...
acısı, feryadı, kederi...
o yakarışta, oğuz atay'ın tarif ettiği 'cam kırığı' hükmündeki kelimeler peyda oldu zihnimizde...
ne suskunluğa gömülecek bir tahammülümüz, ne de konuşacak mecalimiz vardı gördüklerimiz karşısında.

bir ailenin, toplumu derinden etkileyen büyük bir problem karşısında ödediği bedelin nasıl tezahür ettiğine şahitlik ettik.
ve bir evladın yaşadığı derin travmayı gördük 28 kasım tarihinde...

kendi içinde bir sevginin sarsıcı haykırışını ifade eden bu hal, aynı zamanda toplum hafızasına da farklı farklı mesajlar göndererek gittikçe topluma sirayet etmiş, gittikçe topluma mal olmuş veçhesiyle bir ailenin dramı olmaktan çıkmış, bir türkiye hakikati haline dönüşmüştü o gün.

yani o haykırış, baba acısının ne demek olduğunu ifade etmekle kalmamış, aynı zamanda tahir elçi'nin öldürülmesinin ne anlama geldiğini ve savaşın nasıl birşey olduğunu da bir kez daha öğretmişti bizlere...

bu şekilde ağır bir bedel ödemiş bütün ailelerin acısı gibi, elçi ailesinin de acısını paylaştığımı tekrar ifade etmek istiyorum.

--spoiler--
"Rüyalarımda babam gülümseyip 'Gerçek değildi kızım, burdayım' diyor...''
--spoiler--

kendisiyle gerçekleştirilmiş söyleşinin linki:

http://t24.com.tr/haber/t...cak-demek-cocukluk,324575
keşke babası katillerimize "katil"diyebilseydi de acısını yüreğimizde hissedebilseydik,başı sağolsun yine de.