bugün

Klinik psikolog değilim narsisizm konusunda konuşmak haddime düşmez ama bu yazının da bilimsel bir niteliği de yok gerçekten. Göreceksiniz çok bilimsel başlayıp, türk filmi dadında bırakacam. Şimdi biriktirdiğimiz fikirleri bi paylaşalım.
Herkesin narsisizm hakkında az çok bilgisi ya da fikri vardır. Ünlü sosyal psikolog Heider'in de belirttiği gibi her insan naif bir psikologtur ve gerçekleşen psikolojik süreçler hakkında bir fikri vardır ve neler oluyoru bir şekilde izah edebilir. Bu durumda hepimizin de bildiği gibi narsisizm kısaca özseverlik olarak tanımlanabilir. Kişi kendini çok önemli biri olarak görür, büyüklenmecidir, empati yapamaz falan da filan.Tamam, son yıllarda bireyselleşmenin de artmasıyla birlikte narsistleşiyoruz hepimiz çok önemli varlıklarız, nasıl görünüyoruz, neyiz biz, ne giyiyoruz, nasıl yaşıyoruz, dışarıya nasıl görünüyoruz bunlar çok çok önemli. Eyvallah, bunu anlamıştık zaten. Benim bahsedeceğim konu bu durumun kadın erkek ilişkilerine nasıl yansıdığı. Bir Mehmet Coşkundeniz bir Ayşe Arman değilim bu konularda ahkam kesecek ama benim dikkatimi çeken bazı durumlar var ki bunları açıklayabilmek için kendime göre bazı kavramsallaştırmalar yaptım. Ayrıca, bir cinsiyetçi de değilim ama galiba bu yazı daha çok hanımlar lehine olacak.
Sürekli duyuyoruz işte canım erkekler ciddi ilişki istemiyor, evlilikler uzun sürmüyor, kadınlar öyle de erkekler böyle, kimsenin kimseye tahammülü yok falan. Evet, işte al narsisizmin ayakizleri. Bence kadınlar da erkekler de farklı tarzda bunu yaşıyorlar. Kadın daha çok erkeğin üzerine düşerek onu kaybetme kokusuyla sanki onu ilahlaştırarak; erkekler de dolayısıyla kendini bulunmaz hint kumaşı sanarak. Aslında iki taraf da narsisizmde birinciler. Önceden Ali Ayşe'yi severdi, bunu hepimiz de bilirdik, duyardık şimdi ise zavallı Ayşecik unutuldu, çünkü Ali'ye bir şeyler oldu. O kadın da görsün beni, bu kadın da görsün beni, görün la beni! tarzında takılıyo artık. Naif Ali'nin yerinde yeller esiyor ama Ali bu hale böyle tek başına mı geldi? Tabii ki hayır. Aliciğin suçu ne? Ayşe'nin ise hiç mi suçu yok?
Hem yaşadığım bir iki durumdan hem de şahit olduklarımdan kaynaklanarak günümüzün büyüklenmeci ve ciddi ilişkilerinden tırım tırım kaçan narsisistik Alilerini ikiye ayırıyorum : Ergen narsistler ve çocuk narsistler olarak. Ergen narsistler işte öyle ya da böyle bir (duygusal) ilişkide bir süreliğine de olsa kalabilenler hatta çatırtılı tıkırtılı da olsa evlilik hayatı bile yaşayabilenler. Çocuk olanları ise en iflah olmazları, zavallıları ki, işte benim en çok dikkatimi çekenler. Bunları öyle hemen anlamak kolay değildir, olaya bi nüfuz etmek gerekir ki iblisi dışarı çağırabilelim. Genelde romantik, duyarlı görünürler, kadınlara karşı kibardırlar falan filan işte bilirsiniz. Çoğu eli yüzü düzgün ve bazı konularda kendini ispat etmiştir ki ee büyüklenmek için bir gerekçe de gerek di mi efenim? Genelde de yanlarında pek kadın göremezsiniz. Aa ne güzel işte, türk toplumumun aile babası dersiniz ama olaylar olaylar bir bakarsınız görünmez çukura basmak üzeresiniz. Bu kişilerin iştahını kabartan kadınlar genelde yalnız takılan, Allah'ın verdiklerine eh işte birkaç da meziyet ekleyebilmiş, ayakları üzerinde durabilen kişilerdir. Burada amaç herhangi bir gerçek (duygusal) ilişki yaşamak değildir; sadece bu kadın beni görsün abi bak Allah neler yaratmış motivasyonudur. Kadın onu gördüyse şayet yandı gülüm keten helva, artık durum patolojinin türüne göre paranoyaya kadar yolu var, gidebilir. Kadın neler oluyor ya karşımdaki tam bir romeoydu ama ne oluyor da bir ilişki başlayamıyor? der durur başlangıçta. Kendini sorgular, suçluluk bile hisseder eğer olayı ayamazsa zavallı bir çocuksu oyunun parçası olduğunu neçe sonra anlar da öyle kalıverir. Kullanılmak için illa cinsellik öğesinin olmasına gerek yoktur. Bu haliyle de zaten yeterince perseveratif bir örüntü vardır. Kadın bir zaman sonra bu durumdan çok rahatsız olmaya başlar ve hatta engelleyemez bu salvoları. işte bir şekilde kullanılmış olur, adam da narsisizminde bir spike daha yaşar ve başka kurbanlara doğru zıplar. Kadın da bu erkekler böyle hepsinin köküne kibrit suyu deyişini yineleyerek güvensizliğine bir kez daha spike çıkartır. Her zaman the endler mutlu bitmez. Evet, bu işler böyledir. Kadın da her zaman aklı olsun efenim. Gözünü seveyim nevrotik tiplerin, bağırır çağırır ama kimi sevdiği bellidir ve en sonunda evinin yolunu bulur. Gözünü seveyim !
Eee bu çocuk narsistlere nolur peki? Tabii Allah sonlarını daha iyi bilir ama sanırım 55-60 yaş civarı bi evlenmeye kalkarlar, sanırsam da çıtır birini ararlar, bulabilenler evlenir nasıl olur bilemem, bulamayanlar da eski günleri yad ederek yalnız bir şekilde yaşlanır, sonrası zaten malum.
Not: Benim kavramsallaştırmalarımın ıssız adam ilen bir ilgisi yoktur efenim, benimkisi buradan pek ıssız görünmüyor. Kafa nereye o oraya adamı işte. Ya da kaybettiği oyuncak trenini arıyor. Ama hiçbir zaman bulamayacak.
kendisini çok seven, öven, egosantrik kimseleri belirtmek için kullanılabilecek cümle.

başlığın altındaki tespitler doğrudur.