bugün

seyahatin yola çıkmakla başladığını bilenlerin sözü bu. "varmak"a odaklanmadan, yolun keyfini çıkarabilenlerin. ya da ulaşmanın tükenmek nevinden olduğunu bilenlerin.

"cennetin içindedir" der bunu söyleyebilenler, mekandan bağımsızdırlar ve bağımsızlıkları zaman ve kişilerle de sınırlı değildir.

ayaklarındaki "hırs" ve "mülkiyet" prangalarından kurtulmuş, hayatta forsalık yapacaklarına kendilerini dalgalara fırlatmış insanlardır. (çoğul eki kullandığıma bakarak sayılarının çok olduğu düşünülmesin ama.) bir de sevgi kelebekleriyle karıştırılmasınlar (bozuluyorlar).
richard bach'in martısı gelmis bu onermeye.
zor.
bal gibi elde edilir.
istemeyi bilene,
umut etmeden ama.
hayat, doğumla ölüm arasında geçen tek yönlü bir doğru ise, bu doğrunun ortalarına bir yerlerine noktalar koyup, işte şu noktaya gelince çok mutlu olacağım, bu noktaya gelince çok mutlu olacağım gibi düşünmek, mutluluğu bir noktaya vardığında elde edeceğini sanmak nekar beyhude bir uğraştır. oysa siz doğum ve ölüm arasındaki doğrunun, yani bu yolculuğun her anında keyif almaya baksanıza. kaybederken bile gülebilmeli insan. düşerken de, çıkarkende bu işten keyif almalasın. yoksa asla mutlu olamayacaksın. çünkü hedefleri hiç bir zaman tükenmez insanoğlunun. oysa hiç düşünmek istemez, hayat çizgisindeki küçük noktaları olan hedefleri onu "ölüm" noktasında daha geç ulaştırmayacaktır. zaman geçiyor be azizim sen mutlu olmaya bak...
(bkz: mutluluğu elde aramak)