bugün

ingiliz dili ve edebiyatı son sınıfta okuyan biridir.

okan bayülgen in programına telefonla bağlanmış ve bir ingilizce kelime bile söyleyememiştir.
* http://videonuz.ensonhabe...retmen-adayini-rezil-etti

bu kız bir gün okuldan mezun olup bir yere atanırsa öğrencileriyle yaşayacağı diyaloğun şöyle olması muhtemeldir * :

miyase: merhaba arkadaşlar, ben sizin yeni ingilizce öğretmeninizim.

x: hocam o söylediklerinizi ingilizce söyler misiniz?

miyase: ama heyecanlandım ben şu an... *
rezil olarak gösterildiği halde aslında eğitim sisteminin rezilliğini gösteren öğrencidir. olaya şunu söyleyerek bakmak istiyorum, istanbul üniversitesi amerikan kültürü ve edebiyatı ikinci sınıf öğrencisiyim ve bütün sınıftakiler ben de dahil olmak üzere birer miyase tatlı'yız.
neden mi böyleyiz;
ilkokulda hocamız herkese aynı sınav sorularını sorar biz de soruları öğrenir geçerdik.
lisede hoca ingilizce kursuna gidenlere soruyu verir biz de soruları alır geçerdik.
lise son sınıfta dil dershanesine gittik, öğretmenlerimiz "sizin şu anda speaking'e ihtiyacınız yok." dediler, grammer kusuyorduk ve sınavdan geçtik.
345 puan yaptım, ilk tercih olarak yerleştim üniversitemin bölümüne. ama oraya gidene kadar ne speaking yapmıştım ne bir şey.
kompozisyon yeteneğim sayesinde sınavlarda ödevlerde şakır şakır yazan ben, ikinci sınıfta olmama rağmen hala bir soruyl karşılaştığımda kem küm ediyorum. hocalar ders anlatırken derse katılan öğrenci sayısı buna keza sıfır.
sınavlarda da speaking yapmadığımız için geçiyoruz derslerden.

orada cevap veren öğrenci doğal olarak refleks dahilinde bir cümle düşünüyor, ben de izlerken direk aklıma cesare pavese'ten all sins have their origin in a sense of inferiority otherwise called ambition sözü geldi. ama ben olsam ne söylerdim dediğim için geldi.
miyase evet biraz düşünse bir şeyler bulurdu o da işin kolayına kaçtı heyecan diye ama bu şekilde yüklenilmesi de ı-ıh olmuyor.

he bu özürlülük sadece amerikan kültürü ve edebiyatı öğrencilerinde değil, duyduğuma göre ingiliz dili ve edebiyatı sınıflarında da gık çıkmıyormuş öğrencilerden.

burada amacım miyase'yi aklamak değil, bireysel olarak da kendini geliştirebilirdi ama bu bireysel bir problem değil. bir genç sözlük yazarının isyanı oldu bu da.