bugün

orjinal ismiyle; Minimalism – A Documentary About the Important Things.

2016 yılında gösterime giren ve bağımsız belgesel dalında gişe rekorları kıran 'Minimalism: A Documentary About the Important Things' belgeseli, Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus’un hayat hikâyeleri çerçevesinde, minimalist yaşam tarzı üzerinden Amerikan rüyasının dayattığı tüketim çılgınlığını eleştiriyor.

yorumlamaya gelirsek, belgeselin ilk 15 dakikası vurucu bir şekilde başlıyor. bir tanımlama getiriyorlar, kısaca minimalizm nedir? neye karşı bir argüman sunar? bu soruların tanımlamasını amerikan rüyasının 20. yüzyılın son yarım asrı ve sonrası olarak ele almış...

eğer ki, minimalizm hakkında pek bir bilginiz yoksa belgesel sizi etkileyecektir. minimalizm hakkında bir kaç şey bildiğim için, bir amerikanın yaptığı tüketim çılgınlıklar sonrası, izlemesi ile daha az milli gelire sahip bir millet ve kültür olarak benim izlemem aynı sonucu vermiyor, bana pek hitap etmiyormuş gibi geldi. kahramanlarımızın minimalizmi anlatma serüveni yine eleştirdikleri pazarlama, reklam gibi anaçlar ile devam ediyor, kitap yazmaları, (yine de kabul edilebilir tabi) ana akım programlara çıkıp minimalizmi de pazarlama olayına alet etmeleri hoşuma gitmedi.

yine de belgesel bir farkındalık kurma açısından önemli bir konumda, Mesela belgeselin kahramanlarından Ryan Nicodemus’un şu sözleri bizleri yaşadığımız dünyayı ve kapital sistemin nasıl bir bela olduğunu göstermeye yeter diye düşünüyorum...

“Sanırım gerçek, kafama, çalıştığım şirkette 5 yaşındaki bir çocuğa nasıl cep telefonu satılacağı anlatılırken dank etti. Ben böyle ne yapıyorum dedim. Terfi, daha iyi bir ev, daha fazla para için 5 yaşındaki çocuğa telefon satmam gerekiyordu.”

izleyin... tavsiye ederim!
3-4 ay evvel izleyip etkilendigim, masamin uzerinden baslayarak iviri ziviti attigim belgeseldir. Hatta gaza gelip telefonumun duvar kagidini bile "minimalist bir duvar kagidi" ile degistirmistim.
"minimalizm-anlamlı bir yaşam" joshua fields millburn ve ryan nicodemus tarafından yazılan harika kitap. kütüphanemde olan başucu kitaplarımdan biridir. okumaya vaktim yok diyorsanız netflixte belgeseli var bu ikilinin. ama 3-0 geriden gelirsiniz hep. bence her ikisini de yapın.