bugün

MEZAR ODASININ SIRRI O muzenin kapisindan iceri girerken, karsima ‘Da Vinci sifresi’ gibi esrarengiz bir hikayenin cikacagini bilmiyordum. Bu, bir sanduka ve onun altindaki mezarin hikayesi. Ama oyle basit bir hikaye degil. Hikaye 13’uncu yuzyilda basliyor ve 1930’da esrarengiz bir aile trajedisine kadar uzaniyor. Hikaye beni cok etkiledi. Sizi de etkileyecegini tahmin ediyorum. SAF TUTMUS SANDUKALAR ARASiNDA Hayatimda ilk defa Konya’ya gitmistim. Konya’da Mevlana Muzesi’nin kapisindan ilk adimimi attigimda, belki de sadece benim hissettigim mistik bir ruzgar esti ve beni icine alip goturdu. Hayatimda hicbir mekan daha ilk anda beni bu kadar etkilememisti. icerden cok hafif bir ney muzigi geliyordu. Sag tarafta, sanki saf tutmus sandukalari goruyordum. Yanimda Mevlana Muzesi Mudur Yardimcisi Dr. Naci Bakirci vardi. Mevlana’nin sandukasinin onune gelinceye kadar, mistik bir turistten farkli degildim. Ancak o sandukanin onunde Dr. Bakirci’nin anlattigi o muthis hikaye basladi. Daha dogrusu, o sandukanin altindaki ‘mezar odasinin sirri’... 500 METREYi SEKiZ SAATTE ALAN CENAZE Nefesimi kestim ve onu dinledim. iste ondan dinlediklerim. Anlatildigina gore her sey 1273’te Konya’da kaldirilan bir cenazeden sonra basladi. Mevlana Celaleddin-i Rumi, 17 Aralik 1273 gunu vefat ediyor. Cenazesine yuzbinlerce insan katilmis. Naasi, iplikci Camii’nden, 500 metre ilerdeki bu turbeye 8 saatte getirilebilmis. Muslumanlar Mevlana’nin naasini defnedebilmek icin gayrimuslimlerin cenaze cemaatinden cikmasini istemisler. Ancak onlar, ‘Bize isa’yi da Musa’yi da Mevlana ogretti’ diyerek bunu reddetmisler. Mevlana’nin kabrinin altina bir ‘mezar odasi’ bulunuyor. MEZAR ODASiNA 700 YiLDA 1 KiSi iNDi Eski Turklerde mezarlarin altina Farsca ‘zir-i zemin’ yani ‘zeminin alti’ denilen bir mezar odasi yapilirmis. Mevlana’nin naasi da boyle 4 metrelik bir mezar odasina konmus. Ancak o tarihten bu yana mezar odasina kimse inmemis. Sadece bir kisi haric. Rivayete gore Sultan Dorduncu Murad, Mevlana’nin turbesini ziyarete geldiginde, mezar odasinin icinde ne oldugunu cok merak etmis ve bu odaya girmek istemis. Ancak donemin Mevlevi buyukleri, buna kesinlikle karsi cikmis ve girmesini engellemisler. Bunun uzerine Sultan, elindeki tespihi, agzi acik odanin icine atmis. Veya dusurmus. Bu tespihi almak uzere 7 yasinda bir kiz cocugu mezar odasina indirilmis. Bilinen tek sey, odanin iki tarafindan asagi dogru merdivenlerin indigiymis. Kiz cocugu mezara inip ciktiktan sonra dili tutulmus. Dr. Naci Bakirci, ‘Cocugun dilinin neden tutuldugu hala bilinmiyor’ diyor. KUCUK KiZ MEZAR ODASiNDA NE GORMUSTU iste bu olaydan sonra ‘mezar odasinin sirri’ iyice merak edilmeye baslanmis. Acaba kiz cocugu orada ne gormustu de dili tutulmustu? Bir iddiaya gore, oda cok karanlik oldugu icin cocuk cok korkmus ve gecirdigi travmadan dolayi dili tutulmustu. Ancak bir baska iddia daha var ki, o ‘mezar odasinin sirrini’ daha da koyulastiriyordu. Selcuklu Turkleri o tarihte mumyalama teknigini biliyorlarmis. Fatih Sultan Mehmed dahil 7 padisahin naasi mumyalanmis. Mevlana’nin naasi da mumyalandigi icin muhtemelen oyle duruyordu. Kiz cocugu orada yatan Mevlana’yi gorunce bu hale gelmis olabilirdi. Bu olay donemin onde gelen Mevlevilerini harekete geciriyor ve 1640 yilinda mezar odasinin agzi tuglayla orulup uzeri kursunla kaplaniyor. O tarihten sonra mezar odasinin agzindaki kursun hicbir zaman kaldirilmadi. Mezar odasi, sirlariyla birlikte belki de ebediyete kadar sessizlige gomuldu. 1930’LU YiLLARDA MUZE MUDURUNUN ODASiNDA Ancak odanin hikayesi burada bitmiyor. Aradan 300 yil gectikten sonra, Misir’daki piramit sirlarina benzeyen bir dizi olay daha yasanacakti. Bu olayin iki tanigi vardi. Biri olayi yasayan Yusuf Akyurt isimli biri. Oteki de onun yasadigini Murat Bardakci’ya anlatan Abdulbaki Golpinarli Hoca. 1930’lu yillarin guzel bir gununde, Mevlana Muzesi’nin Muduru Yusuf Akyurt odasinda tek basina otururken, aklina sandukanin altindaki mezar odasi gelir. icinden ‘Acaba su odaya bir girsem de icinde ne oldugunu gorsem’ diye gecirir. Ancak tepki cekecegini dusundugu icin kararsizdir. O AN KAPi CALiNDi YASLi ADAM GiRDi Tam o esnada kapi calinir ve iceri, muzenin yasli odacisi girer. Bu yasli adam aslinda, Mevlevi dedesidir. Cumhuriyetin ilanindan sonra tekke ve zaviyeler kapandigi icin muzeye cevrilen turbede odaci olarak calismayi kabul etmistir. Yasli Mevlevi dedesi saygili bir sekilde iceri girer ve Yusuf Akyurt’un tuylerini diken diken eden su cumleyi soyler: ‘Sakin oraya inmeyi dusunmeyin...’ Ancak bu saskinlik, muduru kararindan vazgecirmez. Mezara inmek uzere kursunla kapli kapagin onune gelir. Haliyi kaldirir. Tam kapagi acmak uzereyken, bir adam haykirarak iceri girer: ‘Mudur bey, yetis evin yaniyor...’ Yusuf Akyurt gelinceye kadar evi kul olmustur. iste tam o sirada eline bir telgraf tutusturulur. Muze muduru baska bir yere tayin edilmistir. KONYA-ANKARA YOLUNDAKi KAZA Konya-Ankara yolu o gun cok issizdi. Gun batmis, alacakaranlik etrafa hakim olmaya baslamisti. Uzaktan gelen kamyonun farlari, henuz tam karanlik hale gelmemis ufukta ciliz iki nokta gibi duruyordu. Soforun yaninda kapiya dayanmis sekilde oturan cocuk kimbilir hangi hayallere dalmisti. Kamyon bir kavise girdigi sirada kapi aniden acilir ve cocuk alacakaranligin icinde kaybolur. Kamyon durup, icindeki iki adam kapidan ucan cocuga ulastiklarinda is isten gecmistir. Cocuk oteki dunyaya gocmustur. Cocugun basinda duran ikinci adam, basi ellerinin arasinda hungur hungur aglamaktadir. O adam, Konya’dan tayini cikan Muze Muduru Yusuf Akyurt’tur. Kimine gore, mezar odasinin sirri, onu hala takip etmektedir. MEZARiN BASiNDA SOYLENEN SON SOZLER Yusuf Akyurt oglunun cenazesini alip Konya’ya doner. Cenaze toreninden sonra dogruca Mevlana Muzesi’ne gider ve sandukanin basinda ellerini acip haykirmaya baslar: ‘Yetmedi mi? Affet artik...’ Butun bunlar neydi? Efsane mi? Gercek mi? Kucuk kizin dili niye tutulmustu? Yasli odaci, mudurun kafasindan gecen dusunceyi nasil anlamisti? Bunlarin cevabi yok. Ben bunlari anlatan insanlardan dinledim. Bildigimiz tek sey var. Mezar odasi 731 yildan bu yana sirrini muhafaza ediyor. Umarim bundan sonra da muhafaza etmeye devam eder. Cunku bilinmezligin yarattigi bazi mistik duygulara ebediyen ihtiyacimiz olacak. Cunku hepimizin icinde, sadece kendimize ait sirlarin saklandigi kucucuk odalar var. Uzerleri kursunla kapli kucucuk odalar...

not: emeğe saygı alıntıdır Copyright ©izafet net