bugün

dear diary.
(bkz: merhaba sözlük)
(bkz: günaydın sözlük)
(bkz: sozlukculerin ilkokul ozlemi)
Ekranda görürüz bir küçük çocuk, yatmadan önce masasına oturur, ışığını yakar, günlüğünü açar, iç sesi ile 'merhaba günlük' diyerek başlar yazmaya. hevesleniriz, izlerken içimizdeki yazar kıpırdanır. ertesi gün kırtasiyeden en güzelinden, en renklisinden hatta kilitli olanından bir günlük defteri alırız ya da annemizin başının etini yeriz alması için. Akşam olmuştur.
Filmdeki çocuk gibi geçeriz başına defterin, kulağımızdadır çocuğun buğulu ama mutlu iç sesi televizyondan duyduğumuz. Canlandırmak ister beyin o sahneyi, yerine koymak ister çocuk kendini ekrandakinin fakat iç ses başlar;

-'bu defter okul defterlerime benzemeyecek, çok güzel yazacağım, hiç silgi kullanmayacağım, yanlış yazmayacağım.'
-'şimdi ne yazsam ki acaba, bugün neler yaptık, aslında ben bugün kimseyi kurtarmadım, george diye bir arkadaşım da yok, lessie köpeğimiz hiç yok, şömine yaptırmadı ki babam çorap asayım, yarın mı başlasam.'
-'acaba annem okur mu, kilitli olanı da çok pahalıydı ama keşke onu alsaydım, kardeşim görüp de ispiyonlamasın anneme beni.'
-'zeynep'i çok seviyorum, bugün bana gülümsedi, üstelik tolga'nın kalemi yerine benim kalemimin daha güzel olduğunu da söyledi'

cümleleri beyni doldurur ve o ekrandaki çocuk gibi buğulu bir iç ses hiçbir zaman 'merhaba günlük' diyemez. Hep hevesle bakarız o çocuğa.