bugün

parasıyla övünmeye çalışan kişinin düşüncesidir.
ezik değil akıllıdır.

o paçavralara sırf serenay oynadı diye onlarca para verecek kadar mal değildir.

bunun bir de Beymen'den alışveriş yapan dingilleri vardır ki sormayın.
Belki senin aldigin mallara parasi yetmez ama senin gibileri kisiligi ile satın alir.
loft'a giden eziktir.
80 lira polo yaka tişörte çok değil mi?
Yeşile giden kişidir .

Böyle başlığa böyle cevap.

Sus epsrilerimle döverim seni.
(bkz: Maviyi dünya markası sanan ezik)
(bkz: Diesel kot giymemiş ezik)
aldığın gömleği giydiğinde kıvanç tatlıtuğ a dönüşmüyorsan övünmek gereksizdir.
bi pantolona 100 tl vermişim tabi verdikten sonra haberim olmuş. bi daha gitmedim. fiyatına bakmadan da bişi almadım.
kayseri işi kottan -ahmet kot'a selam olsun- mahrum kalacak kişidir.

yirmibirinci yüzyıldan kalma türk kalıntılarındaki resimler üzerinde bazı detaylar yakalamış bizim landın yunivörsitiden arkeolog bir arkadaş. resimlerde boynuna taktığı kumaş parçası ile bankadan kredi çekmeye giden bir adam resmedilmiş. filolog arkadaşlar o dönemki alfabeyi çözdüler ve adamın boynundaki kumaşa "kravat" dendiğini anladık. sözcük "croat yani hırvat" sözcüğünden geliyor. ilk hırvatlar kullanmış bunu. (hırvatlar: bugünkü güney avrupa federe devletinin sınırları içinde yaşamış bir kavim)

21. yüzyılda insanlar üzerlerindeki kumaş parçalarını doğal koşullardan korunmak dışında bir takım nedenlerle de taşırlarmış. biz ilk önceleri bunun dini nedenlerle olduğunu düşündük. gerçi dini nedenlerle de takıp takıştırılan aksesuarlar vardı. ancak olay bu kadar yüzeysel değildi.

o dönem insanlar toplumsal sınıflarını ortaya koymak için elbise ve aksesuar kullanırmış. örneğin, bürokratik işlemleri kravatsız olarak çözmek neredeyse imkansızmış. bankaya giden herhangi bir vatandaş, kravat takmadığında oradakiler tarafından ciddiye alınmazmış.

çok daha ilginç örnekler var. mesela, 2010'lu yıllarda, bir genç kız kalın çerçeveli siyah gözlük takıyorsa, bu onun yunivörsitili olduğunu gösterirmiş.

bir olağanüstü hikaye elimize ulaşanlardan: "avukatın (mahkemelerde insanları temsil eden kişi) birisi, mahkemede çok güzel savunma yapmış, ancak duruşma salonundan çıkarken hakim, avukat bey keşke bizi ciddiye alsaydınız, duruşmaya böyle tatile gider gibi gelmeyeydiniz demiş. avukatın üstünde kot ve tişört varmış, aylardan temmuz... hakim davada karşı tarafı haklı bulmuş. ancak aynı avukat elbisesini değiştirip kumaş pantolon ve takım elbise giyip biiç klaba gitmiş. bu sefer oradakiler genç adamı marjinal bulmuşlar. kız arkadaşı beni çok utandırdın deyip avukattan ayrılmış. avukat ertesi gün dal taşak sokağa çıkıp "ebenizi seveyim ebenizi" diyerek göbek atarken sağlık ekiplerince yaka paça akıl hastanesine yatırılmış.

bugünlerde bunu anlamak çok zor, ancak o dönem insanlar giyindikleri yerlere göre ekonomik sınıfını belli edermiş. mesela "elsi vayikiki" (elsiki diyesim geldi neyse) gibi yerlerden giyinen insanlar orta direk ve aşağısını temsil edermiş. kaşarel falan gibi yerler orta direğin üstünün giyindiği yerlermiş.

elimizde o dönemden kalan elbiseler yok. o dönemin "sayısal" foto ve videolarını bugün görüntüleyemiyoruz. ancak üzerine fare idrarı bulaşmış birkaç afiş ve fotoğraftan elde ettiklerimiz bunlar.

kısaca insanlık ne manyak dönemlerden geçmiş vesselam.
Buyrun benimdir. soruları alayım.
maviyi çok pahalı zanneden mal söylemi.
Evladım, kaporta sağlamsa üstüne fak mi yazsa bile yakışır. Kendi çirkinliğinizi onlarla tamamlamayın.