bugün

Savaşlar çıkararak , ulusal güvenlik korkusu pompalayarak , ulusal ve uluslararası iktisadi krizler çıkararak sermayenin sınırsız gelişimini kanla besleyenlerin milliyetçilik ve din gibi sanal burjuvazi kliklerini kullanarak anlayamayacakları sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği kurucusu sosyalist devrimci lider Vladimir iliç Lenin'in sözüdür. Kapitalizmin demagoji ustalarının ve din ile milliyetçilikten nemalanan faşist-dincilerin ajitasyonlarının ötesinde tüm iktisadi ve toplumsal paradigmalarını görünen ve yaşanılan tarihsel materyalizmin ulus devletler üzerindeki somut eylemlerinden ve üretim süreçlerine dahil olma - üretim araçlarının mülkiyetini elinde tutma kriterlerinden oluşan toplumların sınıfsal yapısı üzerindeki bilimsel analizden oluşan marksizm , liberal değerlerin arkasına sığınarak vaadler sunarak insanlara sosyal refah ve mutluluk bahşeden imam efendilere ve feodal dönemin burjuvazi içinde kalan dinci lümpenlerin " her şey haktan , yaratan böyle buyurdu , kader de ne varsa o olur " tarzında insanların sermaye - emek savaşımında pasifleştirilmesini amaç edinmiş bir güruhun soyutluğundan uzak bir gerçekliktir.

SSCB'nin dağılmasından sonra herkese sosyal refah ve iktisadi kalkınma sunulacağını düşünen bu soyutluk içerisinde kendilerine verilen şişedeki cin'in vaadlerinin gerçekleşmediğini görenlerin umutsuzluk içerisinde sağa sola saldırdığı bir zaman diliminde hangi maddi gerekçeye tutunacağını şaşırmışların algılayamadığı gerçekliktir. Bu yüzdendir ki ezik edebiyatının baş gösterdiği ulusların yeniden tarih yazma senaryoları ve kadercilik ile içe kapanmayaı buyuran lümpen dinciliğin soyut ilahi savaşımı kapitalizmin kitleler üzerindeki açık faşizmini artık göremez haldedir. Bunu savunan zihniyetinde hangi amaçla kimler için çalıştığı da aşikardır.

Stalin dönemindeki tarım reformlarının yetersizliğinden bahsedenler ve kapitalizmin ajitasyonunu yapanlar günümüzdeki kapitalist ekonomi-politikte çiftçilern halinin o dönemden daha beter olduğunu göremezler. Oysa şu anda savaş dahi yok.

iktisadi kriz korkuları ile sermayenin kar odaklı sömürü düzenini ürkütmemek için etliye sütlüye karışmayan kitleler özelleştirmelerin , finans piyasasının sanal üretim biçim olan tüfe -tefe , faiz , endeks , borsa gibi üretici olmayan bir soyut emek biçiminin ceplerine boşalttığı metaların soyutluğunu " aman kriz çıkmasın " , ceplerine girdileri de " sermaye geliştirilmeli , şu kadar yatırım yaptık , üretim şart ! " gibi kelime oyunları ile somutlamaktadırlar. Bunu yapanlar da kaybedecek çok fazla şeyi olmayanlardır. Öyle dürüstlüklerinden filan değildir itirafları. insanı ve emeğini meta dönüştüren sistemdir kapitalizm. Yemezler yani!

iktisadi süreçte koşulları soyutlayan ve herkese sanal demokrasi , sanal özgürlük dağıtanların siyasi platformda da farklı bir şey yapmalarını beklemek abeste iştigaldir. Vatan millet sakarya diyenlerin , protestan ahlakı ile kapitalizmin ruhunu birleştirenlerin işine gelmeyen gerçekliktir bu. Öyle bir gerçeklik ki koşullarını bir lider değil üretim araçları üzerinde gelişen iktidar savaşlarının sömürülen tarafındaki işçi sınıfın emek bilinci üzerinde marksizmden bağımsız doğal olarak ortaya çıkmış bir gerçeklik. Kapitalizmin ve din ticaretinin sanal somutluğuna alışmış olanların yüzyıllardır korkup kaçtığı bir gerçekliktir. Arap yarımadasında petrol yok demekle , ülkede demokrasi var demekle , işçi patron kardeştir demekle gerçeklik sloganlar ve ruhaniyet ile beklentiler ve ödenekler ile zorla yaratılamaz . Bu olsa olsa sömüren burjuvazinin emek sömürüsü üzerinde kurduğu sanal ve yalan bir refah devletidir.

Maddeyi esas almak sizi korkutuyor çünkü yalanlarınızla beslediğiniz sermaye diktatörlüğü ve sürdürülen sistemli faşizm uygulamaları artık saklanamayacak kadar ortaya çıkmakta. Marksizmden beslenen ve Leninizm ile olgunlaşan işçi sınıfının
emek temelli anti-kapitalist ve anti-emperyalist bilinci birilerinin ağzından çıkan korku ifadesi ile " ayakların baş olduğu yerde kıyametin kopacağı " şeklinde ifade edilmiştir bile.

Kapitalizmin revizyonistleri gibi yıllardır vazgeçmediğiniz Stalin dönemi sosyal şovenizmi propagandası ile ne yazık ki dağılan sovyetler sonrasında vermiş olduğunuz vaadlerinizin sadece bir yalandan ibaret olduğu defalarca kanıtlanmıştır. Kötüyü daha kötü göstermek , iyiyi daha iyi göstermek zaten işinizin gereğidir. insanları iyi-kötü diye değerlerin etrafında hizipleştiren yoz anlayışınız yüzünden aslında maddeyi esas alsanız dahi içinde bulunduğunuz konumu değiştirmeyeceksiniz. Zira Quantum teorisine nispet bir kapitalistin , faşistin ya da dincinin zamansal ve mekansal boyutu ne yazık ki her zaman aynı yerde ve düşüncelerinin , idealarının değişmeyen eylemleri ile zaman dinlemeksizin hem aynı zamanda nazi almanyasında yaşamakta hem de günümüzde . Stalin fobinizi insanların kullandığı cümleleri kendinizi daha ak ve pak göstermek için bir ajitasyon malzemesi yapmanız da içleracısı bir tutumdur. Kaldı ki bu sözde o bir kişi Stalin değil , savaş alanında yaşayan ve proleterya için savaşan herhangi bir devrimcidir. Stalin'in hitler'e özdeştirme mantığınız ve arkasındaki korkuyu az çok anlayabiliyoruz . Ancak stalin dahi konuşmalarını alkışlayan halkına kendi alkışları ile eşlik etmiştir. Bu da onun halkıyla olan bütünleşmesini ifade eden en güzel örnektir. Kalan bir milyon insanın düşman olması doğal olarak ölümlerini istatistiki hale getirmektedir zira stalin sezar'ın hakkını sezar'a vermiştir - o adamlar zaten kapitalist çark içinde bir metadır ve kapitalizmde insan ve emeğinin değeri yaşamda ve ölümde bir istatistiki değer olmaktan başka bir şey ifade etmez.
(bkz: he yarram he)

marksist düşüncenin belli bir sınıfın başka bir sınıf üzerinde nitelikli olarak otorite kurup bu kanserli fikirler doğrultusunda proletarya diktatörlüğü oluşturma amacıyla hareket ettiğini bildiği halde merkeziyetçi birimin sözde organize devriminin doğuracağı tek sonucun şiddet politikalarından başka bi sikim olmayacağını düşünmeyen angutun önermesidir.

marksizmin otoriter doğası proleter taban diktatöryasının nihai hedefi olduğunu reddetmiyor zaten. sınıfsız ekonominin bilimsel teoride yeri yoktur. devrimden sonraki tek taraflı ekonomik düzenlemeler marksist teorinin pratikte sınıfsız ekonomileri üretme konusunda başarısızlığın mükemmel örneğidir.

ek: varsa lafın öt yoksa sus göt.
güncel Önemli Başlıklar