bugün

tanınmış bir markası olmayan ürünleri kullanamama daha doğrusu kendine yakıştıramama durumu.
ne yazık ki, ülkemizin bir gerçeği.

öncelikle bunun zengini, fakiri olmaz. zenginde herhangi bir yan etki yapmııyor, fakat hem fakir, hem de marka bağımlısı iseniz borçlandıkça borçlanıyorsunuz.

"gloria jeans 'e gidiyorum şekerim, kırolar gelmiyo hiç değilse, ıyy"
- afrika'da sabi sübyanları köle edip çalıştıran, 3 kuruşa mal ettiği kahveyi size 10 milyona satan bu yere gitmek marka bağımlılığından başka bir şey değil mesela. bir asgari ücretliğinin bir günlük, 15-16 saatlik emeği demek oraya verdiğin para. yanlızca senin paran değil, bu ülkenin parası.

"lord of the rings'i tam 15 kere sinemada izledim şekerim. süper film yahu."
- üç "lord of the rings" filminin toplam hasılatı 3.000.000.000 dolar. yazıyla "üç milyon dolar". abd yılda sanat ürünlerinden milyarlarca dolar kazanıyor. demek ki, "marka" yanlızca teknik alanlarda olmuyormuş.

son olarak, saian'dan alıntı yapayım. işte marka bağımlısı türk gencinin hitabesi;

birinci vazifen, yabancı marka kot giymek,
ikinci vazifen gloria jeans'te kahve içmek
üçüncü vazifen, kapalı mekanda ray-ban gözlük;
ağır solaryum geçir lan, ülke size de emanet