bugün

a$ırı ulusalcı devrim meraklılarına takılan lakap. devrimin özünü kavrayamamı$ ki$ilerden olu$urlar genelde.
(bkz: i$çi partisi)
(bkz: doğu perinçek)
(bkz: proleter devrimci aydinlik)
(bkz: sosyal faşist)
(bkz: nasyonal sosyalist)
(bkz: neoniyazi)
SBKP YANLISI GRUPLARIN, ÇKP YANLISI GRUPLARA TAKTIĞI iSiM.
benzeri için; (bkz: sosyal faşist).
Perinçek'in macerasında, Hüseyin Ergün'ün üzerinde
durduğu, "Türk solunun bin parçaya ayrılmasının"
özel bir yeri var. 1969'da meydana gelen "Kanlı Pazar"
olayında, Taksim meydanına "Ne ABD ne Rusya,
bağımsız demokratik Türkiye" pankartı ile giren
topluluk ilk etapta, acaba yeni bir milliyetçi hareket
mi doğuyor sorusunu sordurmuştu. Ne var ki, bu
grup Aydınlıkçılardı. Yöneldikleri merkez Pekin, ilham
aldıkları kişi Çin'in Komünist lideri Mao Zedung olan
bu yeni Maocu hareketin lideri Perinçek'ti. Perinçek
ve arkadaşları o günden itibaren artık "Maocular"
olarak anıldı. Maocular, sahneye çıktıkları günden
itibaren Türk solunda adeta bir çıbanbaşı oldu.
1970'lerin gençlik liderlerinden Mahir Çayan'ın
Perinçek için söylediği, "Kişiliklerinde devrim
yapamayanlar, devrimci olamazlar." cümlesi, Türk
solunun Perinçek'e bakışını en iyi yansıtan
değerlendirme. Çayan, bu sözü 1969'daki Dev-Genç
kongresinde Perinçek'in yüzüne karşı söyledi.
Sadece Çayan ve arkadaşları değil, Deniz Gezmiş de
dahil dönemin neredeyse tüm devrimci grupları, ele
geçirdiği Dev-Genç'i cuntacıların oluşturduğu Dev-
Güç'ün emrine veren Perinçek'i "işbirlikçi" ve "sahte
devrimci" olmakla suçladı. Mihri Belli, Perinçek grubu
için "Bunlar kampüs Maocusu" derken; Hikmet
Kıvılcımlı Aydınlıkçıların faaliyetlerini "Mao
kalpazanlığı, CIA sosyalizmi" olarak nitelendiriyordu.
Perinçek ve arkadaşları için o yıllarda en ilginç
yakıştırmayı Moskovacılar yaptı ve onlara "Maocu
Bozkurtlar" adını taktı. Nitekim Perinçek kısa sürede
Dev-Genç'in başından uzaklaştırıldı.
Böyle başlayan ve 1990'lara kadar süren
Aydınlıkçılarla Devrimci Sol gibi öteki sol gruplar
arasındaki çatışmalarda, çeşitli ölüm olayları da
meydana geldi. Yine böyle bir çatışmanın ardından
Halkın Kurtuluşu grubu Perinçek için "Halka ve
devrime ihanet eden revizyonist şef", Aydınlıkçılar
için "Aydınlık çetesi" nitelemesini yaptı. Perinçek'in
sol ve devrimci hareketlerdeki parçalanmalarda nasıl
kilit bir rol aldığını, 1990'a kadar 30 yıl boyunca
Aydınlık hareketi içinde yer alan Gün Zileli'nin şu
sözlerinde görmek mümkün: "Bölünme kaçınılmaz
değildi; eğer hiziplerin başındaki liderler, en başta
Doğu Perinçek bölünmeyi istemeseydi. Perinçek, o
zamanki liderlerin içinde kendisinin bir misyon için
dünyaya geldiğine en fazla inanan kişiydi. Doğu,
bölünmeyle ortaya çıkan bir hareketin tek ve
değişmez lideri olmayı çok öncelerden kafasına
koymamış ve buna uygun bir strateji izlememiş,
iradesini samimiyetle devrimcilerin bölünmemesi
yönünde kullanmış olsaydı bölünme önlenebilirdi."
Perinçek'in Türk solunu bölme ve provoke etme
misyonunu yansıtan en ilginç olaylardan biri, 1969'da
Ankara'da yapılan 19 Mayıs mitingi sırasında zamanın
Ankara Emniyet Müdürü Nazmi iyibil'in, kesin
uyarılarına rağmen Kızılay meydanına girmeye
teşebbüs ederek polisle çatışmasıydı. Gün Zileli, bu
olayı "Doğu, bu kör parmağım gözüne eylemini
neden örgütlemişti? Bugün baktığım zaman bunun
bir sebebi, asker, sivil aydın zümrenin
hareketlenmesinin yarattığı cunta beklentilerinin bu
tür eylemler ve çatışmalar yoluyla daha da
yoğunlaştırılması isteği olabilir." sözleriyle
yorumluyor.