bugün

CHP'nin fiilen iki numaralı adamı olan Onur Öymen, AK Parti'ye verilen oyların "mantıkla açıklanamayacak bir şey" olduğunu söylüyor. Büyük hayal kırıklıklarında, ruhsal çöküntülerde, panik halinde iken insanlar üstünü örtüp sakladıkları gerçek duygularını ve düşüncelerini ağızlarından kaçırıverirler.
"Sandık sonucunu mantıklı bulmamak", sandıktan çıkmış bir politikacının ağzından kaçırmaması gereken "mantık dışı" bir söz. Çünkü bu mantıksızlığın izini sürdüğünüz zaman, doğrudan sandığın kendisi, oradan demokrasi ve demokrasinin kurumları mantıksız hale gelir. Geriye halka tepeden bakan seçkinci bürokratik azınlığın kendinden başkasını beğenmeme mantığı kalır. Sandık sonucunun mantıksız olmasından sadece şu sonuç çıkar: "Demek ki halk kendini yönetecek ehliyette değil." O zaman yapılması gereken "mantıklı küçük bir azınlık"ın "ehliyetsiz" çoğunluğu "mantıklı bir şekilde" yönetmesidir. Peki bu "mantıkla açıklanacak şey" nedir?

Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden Türkiye'yi krize sürüklemek ve bu krizden çıkan seçimden oy beklemek gibi bir mantıktan bahsediyoruz. Bütün dünyayı negatif mesajlar ve vaatler üzerine inşa etmek. Sadece "oldurmayın" ile cumhurbaşkanlığı seçimi politikasını belirlemek ve sonuçta silahlı desteği de arkasına alarak "oldurmamak" sağlam bir mantık değil mi? Bütün seçim konuşmalarını negatif mesajlarla sürdürmek, her cümleyi mutlaka olumsuzluk ekiyle kurmak ve bu negatif söyleme oy beklemek de öyle? istikrara, ekonomik büyümeye dair en küçük bir işaret vermeden seçmenden oy beklemek de CHP için çok doğal bir mantık. Çevresini ve rakiplerini, arkasına aldığını düşündüğü silahlı destek ile tehdit etmenin demokratik rekabette işe yarayacağı hesabını yapmak da çok kuvvetli bir mantık olmalı. Kibirli, azgın ve küstah seçkin azınlığın mantığını, Aristo mantığı veya diyalektik mantıkla veya Uzakdoğu düşüncesinde kullanılan paradoks mantığı ile karıştırmamak gerekir. Bu mantığın tek kuralı vardır: "Azınlık hata yapmaz." Hata yapmak fani kullardan meydana gelen çoğunluğa mahsustur. "Halk hata yapar, birileri arada sırada bu hatayı düzeltir."

Dinler karşısında eşit mesafede tutarak devleti tarafsız kılmak olan laikliğin bir "yaşam biçimi" olduğunu düşünmek çok sağlam bir "mantık"tır. Cumhuriyet gibi bir ortak değeri % 20'yi aşamayan CHP'nin "tapulu malı" diye herkese yutturmaya kalkmak da mantıklıdır. Siyaset üstü kalması gereken yüksek değerleri, rakipler karşısında haksız rekabet üstünlüğü sağlamak için kullanmak da mantık dolu bir siyaset yapma tarzı. Yerel ile evrensel arasındaki hassas dengeyi sol politikalar, dünyanın her yerinde evrenselci bir mantıkla çözer. Etnik kimlikleri ve aidiyetleri aşan, "yurttaşlık" esasındaki eşitlikçi bağı temel alan sol politikaların CHP'de bir karşılığının olmaması da, ülkenin etnik sorununun çözümüne dair bir fikrinin bulunmaması da çok mantıklı olmalıdır. Sol yine evrensel olarak toplumun alt kesimlerine, yoksullara hitap eder. "Sosyal demokrasi"deki "sosyal" vasfını, devletin temel nitelikleri arasına yerleştiren sol siyasettir. izmir'in, Ankara'nın, istanbul'un zengin semtleriyle sınırlı bir oy tabanına dayanan CHP'nin mantığı, evrensel soldan daha kuvvetli olmalıdır.

CHP'nin mantığına aykırı bir şekilde sürekli hata yapan tarihin ve "yanlış" parti tercihlerini 22 Temmuz'da sandığa atan toplumun mantığı nasıl düzeltilebilir? Onur Öymen'in şahsında CHP'nin mantık kurgusunu değiştirerek. Bu değişikliğin ilk adımı, AK Parti'ye oy veren her iki vatandaştan birini "mantık dışı" bulmak yerine, CHP'ye oy vermemesinin sebepleri üzerinde düşünmek olmalı. Belki CHP'yi de aşan bir mantık bütünlüğünü yakalamak: Türkiye'nin adam gibi sol ve sosyal demokrat politikalar güden bir CHP'ye ihtiyacı var. Öyle bir CHP ki, hatalarından ve sürdürdüğü sakat mantıktan kurtularak tez zamanda iktidar alternatifi haline gelsin. iktidar ve muhalefet arasındaki denge demokrasi dışındaki güçler yerine CHP ile kurulsun. işte o zaman CHP, çok sağlam bir mantıkla halkın karşısına çıkacak ve kronik hale gelen seçim hezimetleri zincirini bir yerden kıracaktır.

Halkın mantığını küçümsemek yerine, CHP'yi çağın dışına iten siyasî devletçiliğinin tüketici mantığı üzerine yeniden düşünmek daha "mantıklı" değil mi?


mümtazer türköne