bugün

yıllar yılı alışveriş yapıp evimize ekmek götürdüğümüz bakkalın yanına süper, hiper, multi marketlerden birinin açılması durumu. şu günlerde böyle bir dertten muzdarip bizim bakkal. şimdi para babası bi adam gelmiş bu bakkalın 2 dükkan yanına market açmış. malesef ahali de güce tapıyor ve markete akın ediyor. tüketci bölünmüş durumda yani. ben öyle yapar mıyım? tabiki hayır. vefalı insanlarız vesselam. o bakkal bize yıllarca veresiye yazdı. o pazar sabahlarının muhabbetini kasiyer kızla yapamam ben. az önce de cuma namazından çıktım, bakkala girip üç ekmek bi fotomaç aldım. sonra göğsümü gere gere(nedense böyle bir psikolojik durum oluyor), bakkaldan alışveriş ettiğimi göstere göstere marketin yanından geçtim. mutluydum. fiyatları aynı zaten. ne vakit o bakkal kapanır, marketten alışveriş yaparım. bu da böyle bi anımdı.
allah kolaylık versin bakkal amca diyerek bir damacana su ikram edilmesi gerek bir durum.
acı, hüsran, tebessümü bir arada yaşatan olay. sevdiğim sitenin mahkeme emriyle kapatıldığı günü hatırlattı bana, artık paran olmayınca seni hor görmeyip deftere yazan adam yakında kapatacak kepengi ve işler kötü ayağından nakit çalışacak, zaten sigarayı tanıdık olmayınca karttan çekmeyen bir milletiz biz. *
an itibariyle kapitalistleşen dünyada olası bir durumdur. fakat mahalle bakkalının içine girdiğinizde ki sıcak, taze ekmek kokusuna karışan, kendinden geçmiş sebzelerin hafif mayhoş kokusu marketin içinde ki dağ esintisi, lavanta kokularından çok fazla önem taşır. markette ki kasiyerlerin sevimsizliği, bakkalımızın sıcak bi merhabasının yanında acı bi çığlık gibi kalır.
bakkal osman: o kalabalık ne orada allah allah.

kapıcı niyazi: yavrum osman market açılıyor yandın.

bakkal osman: defter bize girdi niyazi.

kapıcı niyazi: canın sağolsun be abi.
edepsizliktir.