bugün

zülfü livaneli'nin mutluluk'tan sonraki eseri. yine aslında birbirine benzemeyen hayatların içiçe geçtiği bir hikaye içinde ülkenin gerçeklerinden, gençlerin nasıl da asıllarına yabancılaştığından ve batı ile doğu arasında sıkışıp, uyum sağlamak için çırpınışlarından notlar var.

leyla isimli paşa torunu bir asilzadenin elde avuçta ne varsa yitip gittikten sonra, geçmişi ile hesaplaşması ve bu ilginç kişiliği oluşturan bir hayat hikayesinin yanında, almanyada yaşayan türklerden roxy isimli asi kızın hayatı da ilgi çekici. bunların yanında, bir şekilde zengin olmuş ama aşağılık kompleksinden kurtulamamış, sonradan görme zenginlerin hikayesi de anlatılıyor.

çok yalın bir dille anlatılmış, hani derler ya bir solukta okunabilecek hoş bir kitap.
aşıır zekanın ve kibirin kişiye ne tür zararlar verebileceğiyle ilgili bir romanmış.
osmanlı soylusu leyla hanım, uşaklık yapan ali yekta ve asi bir genç kız olan rukiyenin yaşamlarının birleşiminin konusunu oluşturduğu zülfü livanelinin son romanı.
istanbul u bir kez daha sevdiren,bir roman olmasının yanı sıra insana öz tarihini arastırmaya yönelten,tamamıyla karakterlerin doğal olarak seçidliği-yani hemen her gün yaşadığımız şeyleri karakterlerde bulabiliyoruz-ilk okumadan sonra insanda bir daha okuma hissi uyandıran eser...
çok farklı karakterlerin hayatlarının kesiştiği, akıcı bir üsluba sahip, ayrıntılarda birçok güzellik barındıran bir kitap.

Bir ayrıntısında, cumhuriyetin ilanından sonra yapılan devrimlere uyum sürecinde insanlara görgü kuralları kitapçıkları dağıtıldığı anlatılıyor.Bu kitapçıklarda yazılan örneklerden biri veriliyor:

''Vapurda, trende,tramvayda, tünelde hülasa bütün nakil vasıtalarında yanınıza rastlayan bayanı öyle yiyecek gibi süzmeyiniz.O bir moda mankeni değildir ki üstünü başını seyredesiniz''
herkesin okuması gereken,kuşak çatışmalarını müthiş bir dille anlatan kitaptır..

bu kitapla tanışmam aslında tesadüf olmuştu.sınıftaki salak kızlardan birinin elinde görünce süs olsun diye taşıdığını sanıp,karıştırmıştım.sonra açar açmaz,sevişme sahnesine rast gelince saçma sapan,ayıp bir kitaptır diye düşünmüştük.ama hiç de öyle değilmiş meğer.daha sonra bu kızın bu kitabı okumayacağını tahmin ettiğim için sormadan attım çantaya.acayip merak etmiştim,bu garip kitabı.aldım başladım okumaya.önceleri bitmesi için sayfaları sayarken bir anda kitabın içinde buldum kendimi.roxy'den tutun,leyla'ya,yusuf'tan ali yekta bey'e kadar her birinin ayrı hikayelerinin güzel bir üslubla anlatıldığı bir kitaptır.öyle bir sonu vardır ki kim okursa ağlamasına sebep olmuştur..cidden okuyun,içinde istanbul'un gerçek yüzünü barındırıyor adeta..
Bu kitapta herkes kendinden birşeyler bulabilir. Çok az kitabı okuduğumda gerçekten kendimi içinde hisseder ve okuduklarımı yaşarım. Yeni kitabima alışamıyorum, Livaneli nasıl bir kurgu kurmuşsa kaç gündür istanbul'un o yalısında, Cihangir'de zihnim. Okuyunuz, okutunuz vesselam.