bugün

laiklik bu ülkede gerektiği gibi yaşanmıyor, olaylar laiklik adı altında ama laikle alakası olmayan bir şekilde seyrediyor.
nedir laiklik ilkokuldan beri hep aynı şey herkes bilir; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması. yani devletin dine karışmaması. geniş tanımı; devletin kişilerin dinini yaşayabilmesi için gerekli her ortamı yaratmasıdır ve kişilerinde bunu istemeye hakkı vardır. bu ülkede hristiyanlar için kiliseler, museviler için sinagoglar varken neden müslümanlar istediği gibi yaşayamıyor başörtüsü çıkartılıp atılmaya çalışılıyor. batıcı olduklarından, kendi ülkesini dinlemeyip batı ülkelerinin sözlerini dinlediklerinden. onlar gibi olmak istediklerinden ve islamiyeti bitirmeye çalışan batı ülkelerinin onları yönlendirmesinden. onlarda içki haram değil, domuz eti, zina haram değil ve birçok şey islamiyette haram ve bu haramların insan ve doğası için ne kadar zararlı oldukları ortada, bilimsel yönden kanıtlanmış durumda. bu yüzden islam dini mustafa kemal atatürk'ün dediği gibi;

"Bizim dinimiz en tabi ve makul dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dine tabii olmasi için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur." ve mustafa kemal paşanın anneside başı kapalıydı hepiniz biliyorsunuz!

kapalı bayanlarımıza soruyorum;

1)dinini rahat rahat yaşamana izin vermiyorlar ve bilmiyorlar mı ki saçının bir telini bile göstermenin günah oldugunu?

2)bu kadar baskı yapıyorlar ve nerdeyse yaşamana bile karşı çıkacaklar mahşerde gününde hepsinin hesabını soracaksın değil mi, size hayatı zehir edenlerden sizde cennet yaşamını ellerinden alacaksınız değil mi?

tavsiyem: cahilliğine verin. gerçek müslümansınız ve bu kadar baskıya bu yüzden katlandınız onlar sizi eşarbınızın altına itti, yüzünüzü bile görmek istemedi belkide.

hadis-i şerif buyuruyor ki; "düşmanın sana su bile vermezse sen ona süt ver." gerçi düşman değilsiniz, din kardeşisiniz ama bu nasıl kardeşlik onların dininden haberi yok! senin görevin işte burda başlıyor onlara dinini öğreteceksin, baskılara zülumlere karşı yılmayacaksın.

bir surede der ki "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onların bazısı, bazısının dostlarıdırlar. içinizden kim onları dost edinirse şüphe yok ki, o da onlardandır. Muhakkak ki Allah o zalimleri hidayete, doğru yola iletmez." (Mâide Sûresi, 5:51)

ama o din kardeşi diye bahsettiğimiz köktendinsiz, atatürk'ün laikliğiyle alakası olmayan, işi gücü anamın bacımın başındaki eşarbı çıkartmak olan kesimin yahudilerin zulümlerinden, hrıstiyanların ılımlı islam projesinden daha can yakıcı, onlardan daha beter zulümleri oluyor.

bir şiirle sözlerimi tamamlamak istiyorum.
--spoiler--
Ne demekmiş
"Yasak! "
işiniz mi kalmadı
Yapacak?

Ne diye karışırsınız
Saçımıza-başımıza,
Bizi oyuncağınız mı sandınız
Bakıp yaşımıza?

Sebebini anlatamayacağınız
Çocukça bir devrin hevesinden
Karşınızdaki en güzel portreleri
Mahrum ettiniz çerçevesinden!

Kim demiş, ki:
"Başörtüsüydü o! "
Başımızın -renk renk-
Süsüydü o!

Altında saçlarımız,
Arkadan, ne hoş sarkardı;
Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır...
Kimimizde, su olup akardı!

Şu, bu nâmına "Yasak! " demiş
Bulundunuz, tezelden;
Ne olurdu, anlasaydınız biraz da,
Güzellikten, güzelden!

Siz, bizden değilsiniz,
Tanımıyoruz hiç birinizi,
Çekin başımızdan
Ellerinizi!

Bir gericilik tutturmuşsunuz;
Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu...
Üstelik, ninemizin başımızda
Taşıdığımız hatırasıdır bu!

Dediniz: "Çıkacak başınızdan
Başörtünüz! "
Alın -öyleyse- onunla
Yüzünüzü örtünüz!

Arif Nihat Asya / başörtüsü
--spoiler--