bugün

chp lideri kemal kılıçdaroğlu, israil'in 2. kanalına bir röportaj verdi. kanalın dış haberler muhabiri arad nir’in röportajı, hasturk.tv internet sitesi türkçe’ye çevirdi.
işte chp genel merkezinde gerçekleşen o röportajın deşifresi…

arad nir (an): türkiye ile israil daha önce benzeri görülmemiş bir krizin içerisinde sizce bu kriz nasıl onarılır?
kemal kılıçdaroğlu (kk): tamir edilmeyecek hiçbir ilişki yoktur. ortaya çıkan sorunun büyüklüğü sonucunda onarımın zaman alması mümkün. iki tarafın da anlayışlı davranacağına ben yürekten inanıyorum.
an: başbakan erdoğan'a bu krizin yönetilmesi konusunda güveniyor musunuz?
kk: sayın erdoğan'ın bu krizi iyi bir şekilde yöneteceğine dair ciddi endişeleri olan birisiyim. sorunlar büyüdükçe o sorunları kendi iktidarı için kullanmaya başladı.
an: bu kriz için kim suçlanmalı?
kk: bence iki tarafın da sorunu var. ölümle sonuçlanan bir operasyon, türkiye'nin kabul edeceği bir operasyon değildi. hükümetin de bu konuda izin vermemesi gerekirdi. hükümetin bu konuda iyi bir politika izlemediğini biliyoruz.
kk: başbakan zaten bunu iç politikada yeterince kullandı. onu sadece ben söylemiyorum. iç politikada olumlu gibi görünen hava, dış politikada olumsuz bir havanın doğmasına yol açtı.
an: sizce erdoğan suriye ve israil arasında tarafsız bir arabulucu görevini yerine hala getirebilir mi?
kk: bugün gelinen noktada bu ortaya çıkan tablo böyle bir arabuluculuk rolünün türkiye'ye biçilmediği görülüyor.
an: hükümetin iran'a yönelik politikasını onaylıyor musunuz?
kk: biz önce şunu söyleyeyim, ortadoğuda nükleer silah istemiyoruz. nükleer silahın ortadoğuda olması ciddi bir sorundur.
an: aynı düşünceniz israil için de geçerli mi?
kk: barışın egemen olunması isteniyorsa, nükleer silahları bu bölgeden arındırmak ve barışı sağlamak için çaba harcamak gerekiyor.
kk: türk dışpolitikasının iran ekseninde farklı bir çizgide geliştiği uluslararası kaygılardan anlaşılıyor. pek çok komşumuzu rahatsız edecekse, bu rahatsızlığı giderecek önemli adımları atmaksa türkiye'nin görevlerinden birisidir.
an: sayın kemal kılıçdaroğlu, başbakan erdoğan önümüzdeki hafta referandumu geçirmekte başarılı olursa ne olacak?
kk: hayır diyen yurttaşlar, sanatçılar üzerinde ciddi baskılar var. hükümet yargıyı ele geçirmek istiyor.
an: erdoğan referandumun demokrasiyi güçlendireceği iddiasında
kk: biz sayın başbakan bir şey söylediği zaman aksini gerçekleştirmek için çaba harcadığını biliyoruz. özgürlük dediği zaman, biliyoruz ki özgürlükler kısıtlanacak. e burada demokrasi diyorlar... biz buna "erdoğan demokrasisi" diyoruz. çağdaş demokrasi ile bunun bir bağlantısı ilgisi yok. özel hayatın gizliliği diye bir kavram kalmadı. herkesi her an her yerde izliyorlar ve dinliyorlar ve de buna demokrasi diyorlar.
an: birçok insan sizi kişisel bazda baktıklarında sizi türkiye'nin son umudu olarak görüyor bu göreve hazır mısınız?
kk: halkla daha fazla iç içe olup onlara gerçekleri anlatmak istiyorum. türkiye katı ve otoriter bir rejime doğru adım adım gidiyor. ama önümüzdeki süreçte bunu değiştireceğiz.
an: israil'in 2. kanalına röportaj vermek sizin gibi önde gelen bir türk politikacı için cesaret gerektiren bir hareket mi?
kk: onu bilmiyorum ama sonuçta türkiye'de yaşananları herkesin bilmeye ve öğrenmeye hakkı var.
an: israilli turistler yeniden türkiye'ye rahat bir şekilde ne zaman gelebilirler?
kk: bence her zaman gelebilirler. türk halkı ile israil halkı arasında bir sorun yok. israilli turistlerin buraya gelmesi her şeyden önce bizi mutlu eder.
an: sayın kemal kılıçdaroğlu zamanınız için çok teşekkür ederim.
kk: çok teşekkür ederim..
kılıçdaroğlu'nun iktidara gelirse ne denli omurgasız bir dış politika izleyeceğini bizlere gösteren röportaj. * kılıçdaroğlu "mavi marmara" konusunda kalkıp da "israil artık terör devleti olmuştur" diyemiyor. ciğeri yetmiyor zira. meydanlarda kaplan kesilen kemal, israil karşısında kedi oluveriyor birden. "iki tarafın da sorunu var" diyor sonrasında ise hükümeti eleştiriyor. "hükümet iyi bir politika izlemiyor" deyip kötülüyor da kötülüyor türkiye hükümetini ama israil hükümetine tek bir menfi laf edemiyor.

elinde nükleer güç bulunan ancak nükleer silaha sahip olmayan iran için "bölgemizde nükleer silah istemiyoruz" diyen kemal efendi "aynı düşünceniz israil için de geçerli mi?" sorusuna "barışın egemen olması için nükleer silahları arındırmak lazım" diyor, yani çıkıp yüreklice "tabii ki en başta israil nükleer silahı terketmeli, zaten iran'ın elinde silah yok" diyemiyor.

geri kalan kısım hükümete nefret kusma kısmı. yok ak parti baskıcıymış, otoritermiş, şöyleymiş, böyleymiş. faşist kimliğiyle nam salmış chp'nin, zoraki demokrat başkanı kılıçdaroğlu demokrasi dersi vermiş. peh!

her neyse; lieberman'ın, barak'ın, livni'nin, netenyahu'nun masasına güzel meze olacak bir röportaj.
devletler bir olmuş halkları sikiyor. hep sikti zaten, sikmeye devam edecek. halk kendi içinde kutuplaşmayıp ne zaman devletlere karşı birlik olursa o zaman coğrafya cennete döner.