bugün

bir sureyya bengu lunlam siiri. yazim tarihi tam olarak bilinmiyor.

kurtleri nicin oldurmeliyiz ?

çünkü cunku onlar yavas adamlardir.
surekli degisen global dunyada
betonarme plaza duvarlari gibi kati
subat ayindaki gokcek havuzu kadar susuz
oyle is olsun diye yasarlar
dusuk aykulu, kaba ve cakaldirlar
olur olmadik yerlerde yalan soylerler
cep de mangir olsa da
surekli yolsuzum ayagi cekerler
surekli hukumeti elestirir ve ana avrat duz giderler
etraflarindaki olup biteni
biraz olsun guzelce oturup izlemezler
dusunmezler
ve agalarinin topraklarini surerek
feodal duzeni buyutmeye calisirlar

kurtleri nicin oldurmeliyiz ?

cunku onlar avratlarini doverler
seslerin tonu kalindir
disarda irkciliga ugradikca, evde patlarlar
interaktif sozlukleri okumaz ve adil olmayan duzene
ancak konu kendileri olursa karsi cikarlar
yardim etmek icin illa para talep ederler
her yerde ucuz belediye hamami olsa da
pis giyinip ve her zaman
kirli sakalla gezerler
cocuklarinin gelecegini dusunmezler
evlerinde internet, digiturk ve mp3 oynatici yoktur
agiz ve dis sagligina gereken onemi vermezler
ve coraplarini ancak yatarken cikarirlar

kurtleri nicin oldurmeliyiz ?

cunku onlar oylanmamasi gereken bir partiye oy verirler
kendi insanlariyla alay edip
tuhaf bir sekilde cogunluga inanirlar
devlet dedin mi akillarina sosyal devlet gelmez
devletten ocu gibi korkarlar
askerde komutana dayilanacak kadar delidirler
ama bir devlet memuru karsisinda urkek
ezildikce ezilirler
enflasyon deyince tufe tefe falan bilmezler
oniki ay boyunca gokyuzunden yagmur beklerler
ahirette gotlerine girmesin diye dindadirdirlar
ama kadin topuklarindan
memeleri hayal edecek kadar cakaldirlar
parayi kaldirdiktan sonra yilda en az bir kez
sehre inerler

kurtleri nicin oldurmeliyiz ?

cunku onlar olur olmadik yerde kavga ederler
komsu ziyaretini ancak
dugun ve cenaze sirasinda yaparlar
pop muzik sevmezler, tsm dinlemezler
duygularini belli etmekten korkarlar
ancak icki masasinda sakirlar
bir milenyumdur yurekleri
bir su borusu genisligi kadar kalmistir
tokatlanma korkusu icinde
surekli birbirlerini tokatlarlar
beraber hareket etmeleri gerekirse
karilarini arkalarina takip yururler
ve bir delikanlilik isareti olarak
onlara herkesin icinde bagrirlar

kurtleri nicin oldurmeliyiz ?

cunku onlar metroda ayaklarini kalorifere koyarlar
ve agizlari kokar
metro icinde bagirarak
bilimum hisim akrabadan dert yanarlar
fakir olduklari halinde, sukrederek
tanriya olan minnetlerini sunarlar
ve sanki aldirmiyormuscasina
ankara'daki milletvekili akrabalarindan bahsederler
sushi barda yemek yemeyi bilecek kadar kibardirlar
ama disari cikinda sesli bir sekilde hunkurerek
yollara tukururler
ve sonra sehirden yasamanin avantajlarindan bahsederler

kurtleri nicin oldurmeliyiz ?

cunku onlar kafayi vurdu mu uyurlar
yildizlara bakarak hayal kurmak varken
tv de erman ile sansal'i izlerler
yagmur yagip cicekler acsa
ve yaz gelince karpuzlar olsa sevinirler
hayal guclerinden bir cacik olmaz ve yeniliklere
-bu onlarin hayatini degistirecek bir sey de olsa-
pek itibar etmezler
dunya uygarligina armagan ettikleri bir sey yoktur
varsa yoksa para pul hesabi yaparlar
ve ulkenin gelecegi
kocaman ellerinin altindadir
ve sarp bir yamactaki kurumus dal gibi dururlar
ruzgarin yalayarak gectigi vadinin onunde

kurtleri soyleyin nasil kurtaralim ?
kafasındaki düşünceyi bir şiirle destekleyerek doğruluğunu pekiştirmeye çalışan insan başlığıdır... hem siyasetten hem insanlıktan uzak cümleler topluluğudur.
bu kepazeliği yazanı ve bu kepazeliği buraya ekleyeni yere yatırıp ölene kadar neden bağırta bağırta sikmeliyiz?

çünkü onlar, kendilerini refaha kavuşmuş zengin bir ülkenin elit yurttaşları zannediyorlar,

çünkü onlar, kendileri gibi olmayanları ötekileştirip açlığa, sefalete ve dağa çıkmaya mahkum ederek milli duygularını ve bu duygular üzerinden ulusal ekonomilerini döndürüyorlar.

çünkü onlar her yıl toprağa yatırılan 400 milyar doları doğuya, eğitime ve kalkınmaya harcamak yerine silaha ve tsk'ya vererek bu ülkeyi sivillerin ve seçilmişlerin değil, bu ülkenin hükümeti, başbakanı ve cumhurbaşkanıymış gibi davranan memurunu yani askerini ağalaştırıyorlar.

çünkü onlar batılılardan öğrendikleri kavramlarla batıya düşman doğuya ise yabancılaşmıştır.

çünkü onların medya babalarının işine gelecek duygusal lokmalarla besledikleri medya araçları ile beyinleri yıkanmıştır, ömürlerinde birkez bile olsun doğuya gidip orada yaşamışlardır ya da bir dağ başında öğretmenlik yapan yurttaşlarının dertlerini dinlememiş birkez bile olsun oraya bir kitap bile gönderememişlerdir.

çünkü onlar, oturdukları yerden dünyadaki sefalete açlığa gözlerini kapatmışlardır.

çünkü onlar, bugüne kadar ülkelerindeki düşük yoğunluklu savaşı bir insanlık meselesi olarak değil bir "siz biz" yarışına dönüştürerek bir nev-i spor maçı izler gibi her sabah haberlerde ölen askerlere ve kürt çocuklarına kah bizden kah onlardan diye zaman zaman sevinmiş ya da üzülmüşlerdir.

çünkü onlar, insanlık onurunu ayaklar altına alan görüntüleri uygulamaları ve tüm bu hadiseleri gören ve bunun kabul edilemez bir insanlık ayıbı olduğunu söyleyenlerin mücadelelerine ve barış umutlarına da musallat olarak aslında bir insanlık suçu işlemişlerdir.

çünkü onlar, içi doldurulmuş birer ceset yığını gibi ucuz burjuva lafları ile beyni sulandırılmış, histerik duygularla ve savaş çığırtkanlıklarıyla ancak ayakta durabilen ve esasında varlıkları da ancak ve ancak savaşlara ve kana bağlı olan bunun için savaşın kendi istedikleri gibi sonuçlanmasını ve bitirilmesini istemelerine rağmen sonucu her ne olursa olsun savaşın bitmesi halinde dayanaksız desteksiz kalacak, erke dönergeci gibi uyduruk dönüşüm programlarına ihtiyacı olan şizo-patolojik kısacası hastalıklı zihinsel işleyişleri olan anti-sosyal kişiliklerdir.

çünkü onlar, dünya'ya ve komşularına yabancı, kökenlerinden kopartılmış, ucuz birkaç modern kavram ile beton yaşama ve bilgisayara mahkum edilmiş çağımızın en aciz ve tüm filozoflarca ucube olarak gösterilen, düşünemez kan torbalarıdır, ceset yığınlarıdır.
düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken şiir. zira bu şiirin yazarı o kadar ufak beyinlidir ki özgürlüğün kapılarını biraz araladık mı kaçacak delik arar...
ozne degisse de tepkilerin degismedigini gosteren bir siir.

sukru erbas'tan gelsin:

--spoiler--
"suç duyurusunda bulunuldu; ama sonuç çıkmadı. imzasız küfür mektupları aldım. söyleşilerde üzerime yürüyenler oldu. bir yerlere heykelimi dikmek isteyenler çıktı. bir saat şiirin derdini anlattıktan sonra, "gerçekten köylüleri öldürmek istiyor musunuz?" diyen zeki(!) gazeteciler çıktı.
sanırım dünyada ilk kez bir cumhurbaşkanı bir şiire uzun uzun yanıt verdi. ne yazık ki gerisinde köylü-kentli ayrımına yol açar kaygısı ya da paranoyası vardı. keşke şiirin içinden bir ilgi olsaydı sayın demirel o yanıttan kısa bir süre sonra, bir protokol karşılaşmasında, köylülere dokunmamamı, sanatımı başka alanlarda icra etmemi de öğütledi! şiirin başarısını görüyor musun?!.."
--spoiler--
*
şükrü erbaş'ın yıllar önce yazdığı şiiri götünden anlayan dallamaların kürtler için ancak uyarlayabileceği saçmalıktır.

şükrü erbaş emekçi sosyalist biridir. kalkınmayı, tarım devrimini, sanayileşmeyi de "köylülerin" aydınlanmasına ve işçi sınıfının bilinçlenerek, örgütlenmesine ve haklarını aramasına, herhangi bir sosyalist gibi bağlayarak "aydınlanma"nın ve kendince devrimin olanaksızlığını görüp olanaklarının neden ve nasıl'ını aramaktadır, şiirinde!

bunu yaparken de marks'ın, engels'in sosyolojik kavramlarına dayandırdığı sınıfsal ayrımlar üzerinden en temel yapı olan tarlaya ve bu yapıyı işletebilen, tüm ekonominin sırtında, emeğinde döndüğü işçiyi ve köylüyü işaret ederek sosyalist devrime, herhangi bir devrimci gibi aşermektedir.

yalnız dikkat edilirse din, dil, ırk değil mevzu tamamen felsefi soyutlamalardan ve sosyo-ekonomik bilimsel sınıflandırmalardan ibarettir!

kürt, türk, japon, yahudi, alevi, çerkez değil!

asker, köylü, bürokrat, feodalizm gibi sosyoloji bilimine ait kavramlar üzerinden kültürel yaklaşımları kullanmıştır.

aksine o ülkesinin ortasınıfını ile fena halde dalga geçerek çağdaşlaşmayı ve aydınlanmayı, herhangi bir dünya vatandaşından nasıl farksız olabileceğimizi sorgulayan herhangi biri gibi halen basmakalıp ilerleyen memur zihniyetli ortasınıf yurttaşlarını oturtmuştur topun ağzına.

kansızlık ve köpeklik yaparak "kürt" dememektedir, demek de onu haddine değildir!
güncel Önemli Başlıklar