bugün

Manisa'da bir öğretmenin küpe takmasıyla başına gelenler basında yer almaya devam ederken, "özgürlük ne menem bir şeydir ki, bu denli çifte standart uygulanabiliyor" dedirtiyor insana.

ruhunuza çifte standartın bencilliği işlemişse karşınızdakinin özgürlük alanlarını çeşitli bahanelerle taciz edebilirsiniz. başörtüsü bir gelenekken, erkeğin taktığı küpenin gelenek olmadığını iddia etmek sanırım tam bir safdillik olsa gerek.

küpe ve başörtüsü üzerinden sürdürülen bu tartışmada gözardı edilmemesi gerekenin, toplumsal egemen kurgunun kadın ve erkeği biçimsel şekillendirme gayretleri olduğu gerçeğidir. dönemsel egemen zihniyetin bu konuda gösterdiği yaklaşım, başörtüsünü gelenek dahilinde özgürlük alanına yerleştirirken, erkeklerin küpe takmasını gelenek dışı ilan ederek özgürlük alanı dışına atmaktadır.

bir taraftan iktidarını neo-osmanlıcılık olarak şekillendireceksin, diğer taraftan osmanlıda ki köklü küpe geleneğini gözardı edeceksin. bu tarihsel çelişkinin arka planında ise küresel erkek egemen hakimiyetin paradigmaları bütün çıplaklığı ile gözükmektedir.

bu durum aslında bize, liberalizmin özgürlükçülük yaklaşımlarının arkasında oluşturulmak istenen yeni statükocu politikaları, egemen faydacı yaklaşımları, tarihsel ve insani antogonist çelişkileri bütün çıplaklığı ile göstermektedir.

özgürlük ideası, evrenseldir ve herkes içindir. hiçbir toplumsal kurgu tarihsel olarak bu idea'nın yarattığı rüzgarın önünde duramamıştır. bütün toplumsal şekillendirmeler bu rüzgarın aşındırmalarına maruz kalmıştır.

çifte standart taşımayan özgürlük rüzgarları insanoğlunun ortak değeridir, ilelebet'te böyle olacaktır.