bugün

ekşi sözlükte yazmak.
konuşurken gözlüğü çıkartıp sap kısmını emip uzaklara dalmaktır. bu nedir be? yeme be bizi! hadi be hacı yapma işte...
Stres çarkı döndürmek.
kahve ve kitap fotoğrafı paylaşmak. sürekli kahve ve kitaptan bahsetmek. bizene lan senin okuduğun kitaptan ablasını s*ktiğim.
Flar takmak ve ince sigara içmek.
O ne lan öyle.
insan, sürekli vurguladığı şeylerden yoksundur.
ingilizlerin de dediği gibi jack of all trades master of none her şeyden yarım yamalak bilmek ama hiç bi şeyden tam bilmemek ve bunu insanların anlamadığını sanıp arştan süzmek ve bu şahs-i dümbüğün bunu bir lütuf olarak lanse etmesi. ha bi de plaza türkçesi kisvesi altında sürekli ingilizce laflar sokuşturmak . ya da bi 50 yıl geriden geliyormuşçasına süleyman demirel ile sıla türkçesi arasında bir türkçe ile konuşmaya çalışmak.

Edit: elden geldiğince imla.
anlamını bilmediği kelimeleri kullanmak, yapmayın arkadaşlar öyle yersiz yerde kullanıyorsunuz ki ben sizin yerinize utanıyorum.
Marka takıntısıdır. Kesinlikle modadan dem vurmasıdır. Bu ikisini birleştirip hem moda hem markacı olmasıdır bu onları kendi gözlerinde elit yapar.

Halbuki o kadar iyi biliyorum ki bu küflü kaportayı. Varoşcan geçen roma da anneanneni gördüm pudra pembeli çarığı ve çingene pembesi şalvarıyla gara guzumu benim yerime öpüve gari dedi.
Bir film yahut kitap hakkinda kasinti cumleler kurmak. Bu eserde yazar insanin ic dunyasina dogru bir yolculuga cikiyor. Sie sie sie. (Burada kulaginiza ferhan sensoy'un sie sie sie'si canlanmali.)
Giyim kuşam marifetiyle Şekil yapmak. Bilimcilik oynamak.
tayyip düşmanlığı hükümet karşıtlığı yapmak.

son yıllarda ülkemizde, entel dantel-elit görünmenin en başta gelen şartıdır.
kolları sıvayarak kot ceketin cebine sokmak ve başını yukarıya kaldırıp bakmak.
Her konudan konuşup(edebiyat,tarih,futbol,sanat) aslında hiçbir şey bilmemek.
Bilmiyorsan konuşma yani konuştukça batırmanın alemi yok.
Plazalarda çalışıp sabahın 4ünde çıktığı evine gece 10da dönerken, sosyal medyada kişisel gelişim gönderileri paylaşmaktır.
bir defasında otelin havuzunun başında kitap okumaya çalışmıştım.
etrafta hatunlar falan vardı. baştan kendimi acayip kültürlü gibi hissettim ama sonrasında "ulan zaten ben kitap okumayan biri değilim ki" deyip kitabı saklamıştım.
utanmıştım da.

öyle mal gibi göründüm muhtemelen. allahtan pipo falan içmemiştim.
kafede kitap okumak, kardeşim git evinde oku kütüphanede oku ne işin var kafede okuyorsun, hayır şarkıda çalıyor, ne anlıyorsun sanki, millete kendini kültürlü gibi göstermekten başka, oyüzden ülkemizde kitap alma oranı okuma oranından fazla işte bu gösteriş budalası mallar yüzünden.
Kültürlü gibi görünmeye çalışmak.
Bilimle uğraşıyormuş havası verip aslında bağnaz bir biçimde bilim adamlarının söylediği ger şeye inanmak.
ekşi sözlük'e üye olmaya çalışmak ve bunun için zorlamak.
hıristiyanlığa saldırmak, isa'ya ve meryem annemize hakaretler etmek, sürekli hak dininin islam olduğunu ileri sürmek.
Buzlu badem tatmak.
sık kullanılmayan kavramlar kullanarak aşırı bilgili ve marjinal gözükmek.

şimdi sen o kelimeyi kullandın ya? ben de anlamadım hani... hah! çok cool oldun be...

karşıdakinin bilmediği kavramlar ile marjinal olmaya çalışan egoist ezbercilere uzun uzun bilmediği dillerde hayat hikayemizi anlatsak, kelime bilgisi açısından ezer miyiz?

amına bile koruz.
kemik çerçeve gözlüğü ağzına alıp uzaklara dalmak.
bi de bunun gözlük camını silerken yere uzun uzun bakmak olanı vardır.